en önemlisi ve belki de yanlış anlamaların sebebi şudur; bu olay bilgisayarda kendi kendi bir şey yapan bir program değildir. bayağı bildiğin üniversitelerden, araştırma merkezlerinden filan gönderilen bilgileri işlemektedir. yani senin, benim, ahmet'in, mehmet'in hazırlayıp da millete iddia oranlarını filan hesaplatan bir şey değildir! gayet ciddi bir şeydir!!
ha eğer öyleyse; ciddiyetsizse alacağın olsun ibm, the scripps research instutue, Harvard Engineering and Applied Sciences, Westchester Chapter of the United Nations Association of the USA, Fairleigh Dickinson University, Korea Advanced Institute of Science and Technology...
haa, demek ki neymiş? bilim adamları ellerine kağıt kalem alıp hesap yapıp bulmuyorlarmış çoğu şeyi! bu şekilde bulunup da gazetelere basılmıyormuş bu buluşlar!!
edit: unutmadan. bu şey; aids, kanser bilmem ne hakkındaki son gelişmelerin takibi için hazırlanmış bir aparat asla değildir. onları gazetelerden takip ediyoruz; bilim dergileri, bilimle ilgili internet siteleri varken. çünkü saçma sapan gazeteler/dergiler okumak, elimize -ortalamaların üzeride zekaya sahip her insanın anlayabiliceği seviyeye indirilmiş- bilimsel bir makale okumaktan daha çekici.
-o dergileri okuyunca ne oluyo? öğrenip de bi bok mu olacak bunları?
-ya şimdi şöyle. bu yazılarda olaylara bilimsel açıda....
-ahahaa. profasor doçent olacak yani okuyunca? ahahahaa.
-hayır olay öyle değil. şimdi bunlar....
-ulan sana ne lan. adamlar bulmuş işte. sana mı bulmuş hepsini?
-(ya havle) haklısın abi. hataydı hepsi.
ha derseniz ki "seçme özgürlüğü diye bi şey var lan lavuk!", sen seçimini yapmışsın; ama dünyadaki oksijeni de daha fazla tüketme. ya da tükettiğinin hakkını ver! atatürk'ün bir vecizi vardır; onunla da bitirmek isterim bilimin fenin kutsallığını...