yılların eskitemediği hazine değerindeki çanta.
zamanında bize gelmesi için dil dökülüp ikna edildiğinde pijamasını, ilaçlarını ve hikaye kitaplarını doldurduğu; şimdi ise onun yokluğunda çocukluğumun en değerli oyuncaklarının yer aldığı çanta.
siyah, deriden.
askısı uzundu; ama onun boyu kısacıktı. onun için askıları kısaltılıp el çantası kıvamına getirildi annem tarafından.
"peynir yemedim de böyle kısayım ben" diyerek beni kandırıp, süt ve süt ürünlerine yönlendirmişti.
az önce elime geçti. üzerine bu başlığı görünce duygulu anlar yaşadım. onunla olan hayatım film şeridi gibi geçti gözümün önünden. daha küçücük bebekken onun kokusunu duymadan uyuyamayan ben, öldüğünde ağlayamadım bile.
şimdi ise yıllar geçtikten sonra çantasını görünce duygulanabiliyorum.
insanoğlu.