--spoiler--
adem elmasını ısırdı,
-tadı senin gibi
dedi. ve devam etti...
-ekşi iç gıdıklayan bir tat; haz veren, hoş tutan bir zevk.
güldü bana, süzdü gözleriyle. yanıma sokuldu ve fısıldadı...
-tenin buğday rengi. cennetten gelmiş bir melek gibi.
+cehennem
dedim, sustu. dalmış, bir yaprağı seyrediyordu.
-kadın...
dedi sesini yükselterek,
-cehennem alevinde kavrulmuş gibiyiz. tek farkımız var bir tek o ayıramıyor bizi. seni bana, beni sana muhtaç kılıyor.
+yasak.
dedim.
+yanarız ikimizde.
duraksadı bir süre, sonra daldı gözlerime...
-kadın, elma gibi tadın, biraz ekşi. lakin yine de tatlı suyun. huyunla ruhumu okşarsın. uğruna ruhum ateşlere karışsın. sen şanslısın kadın.
dedi. ve devam etti...
-sen şanlısın kadın, cennette yalnızlığı görmedin. görmedin, bu sonsuzluğu; bu sonsuzluğun çekiciliğine kapılıp, sana ait olmayan topraklarda tek yaşamadın. isyan ettim kadın, cehennemi arar oldum. yanmak istedim, aklım acıyla meşgul olsun dedim. ve tanrı kadını yarattı.
--
havva
--spoiler-- yasak elma