başta sarfettiği cümlelerini, giyinişini, sorduğu soruyu ele alma bu ablanın. ele alıp gözlemlemen gereken olay şu, kız çok basit bir şey istedi, " açıklar mısınız? ", politikayı merak ediyor ve soruyor.** ve yine net bir cevap yok. malesef ama malesef somut adımlar, cevaplar yok ortada. o kalksın, bu olmasın, şunu yapmayacağız...
yazar notu: kemal amcam, vallahi de billahide somut ol artık. lütfen...
ben anlatamamış olabilirim, buyurun şu kısa sanem altan yazısına;
--spoiler--
çocukken dinlediğim bir hikâye vardı:
fransada 17. yüzyılda çok tembel, biraz da pasaklı bir dük varmış. bir gün başbakan richelieu, düke sinirlenmiş.
tanrı seni bir asilzade olarak yarattı. kralımız dük yaptı. burbon dükü boynuz taktırdı. orleans düşesi boynuzlarını mavi kurdeleyle süsledi. ben seni hassa alayına komutan yaptım. sen de kendine bir şey yap. mesela kalk da bir traş ol be adam demiş.
birileri bir baykal kaseti gönderdi, önder sav onu genel başkan yaptırdı, gazeteler kendisini kahraman ilân etti, halkımız kurtuluyoruz galiba dedi, reklamcılar hayırda hayır var dedi.
kemal kılıçdaroğlu da bir şey yapsın artık.
bir konuda da fikrini söylesin hiç olmazsa, öyle değil mi?
anayasanın hangi maddesine neden karşı olduğunu, kürt meselesini nasıl çözeceğini, türban sorununu nasıl halledeceğini, avrupa birliğiyle sorunların üstesinden nasıl geleceğini, dış politikada nasıl bir rota çizeceğini anlatsın.
kader onu bu noktaya getirdi, bu noktadan öteye de bir adımı kendi atsın.