hatay sorunu ve antlaşması

entry8 galeri
    3.
  1. Hatay sorunu, Türk-Fransız ilişkilerinde olduğu kadar Atatürk dönemi Türk dış politikasında da önemli bir yer tutar. Sancak olarak anılan Hatay nüfusunun çoğunluğunu Türkler teşkil ettiği için bu bölge, Misak-ı Milli sınırları içine alınmıştı. Ancak ağır Milli Mücadele şartlarından dolayı Fransa ile ateşkes sağlayan Ankara itilafnamesi ile Suriye sınırları içinde kalan iskenderun sancağına özel bir statü verildi. Ankara hükümeti, itilafnameye, Sancak'taki Türk unsurun çıkarlarını koruyacak ve bölgeye muhtariyet verilmesi için zemin hazırlayacak hükümler koydurmuştu. itilafnamenin 7. maddesine göre; "iskenderun mıntıkası için özel bir idari rejim kurulacaktır. Bu bölgenin Türk ırkından olan sakinleri, kültürlerinin gelişmesi için her türlü kolaylıklardan yaralanacaklar ve Türkçe serbest olacaktı"

    20 Ekim 1921 tarihli itilafname ile Sancak, Suriye'nin eğemenliğine verilmişti. Bu esnada Suriye'de Fransız mandası devam ediyordu. Fransa'nın 1936 Eylül'ünde Suriye'ye bağımsızlık vermesine kadar Türk-Fransız ilişkileri iyi devam etti. Fransızların Suriye'den çekilmesi sonrası Sancak statüsünde Türkler lehine değişiklik yapılması gerekmekle birlikte bu durum gerçekleşmedi. Fransa, Suriye'den çekilirken Sancak üzerindeki yetkilerini de Suriye'ye devretti. Beklemedik bu durumu, Ankara hükümetinin kabul etmesi mümkün değildi. Hemen harekete geçerek 9 Ekim 1936'da Fransa'ya bir nota vererek Suriye ve Lübnan'da olduğu gibi iskenderun Sancağı'na da bağımsızlık verilmesini istedi. Fransa ise 1921 itilafnamesi'nde böyle bir husus olmadığı ve ayrıca Suriye'nin toprak bütünlüğünü bozacağı gerekçesiyle Türkiye'nin isteğini geri çevirdi. Atatürk, bu konuya verdiği önemi 1 Kasım 1936'da TBMM'nin yeni çalışma döneminin açılışında; "Sancağın Türkler'in öz yurdu olduğunu belirten konuşmasıyla" ifade etmiştir.

    Siyasi faaliyetler devam ederken Türkiye diplomatik girişimlerde bulundu ve Antakya'da bir başkonsolosluk açtı. Diğer taraftan Hatay sorunu, Fransa ve Türk hükümetlerinin isteği üzerine Milletler Cemiyeti'ne götürüldü. Türkiye, Milletler Cemiyeti'nden Sancak'ın kaderi konusunda Türk-Fransız ihtilafı ve Sancak Türklerinin güvenlik sorunlarını olağanüstü bir toplantı ile görüşmesini istedi. Konu 14 Aralık 1936'da Milletler Cemiyeti'nde görüşülmeye başlandı ve isveç temsilcisi Sandler'in isteği ile konunun görüşülmesi 1937 yılına bırakıldı
    1937 yılında tekrar başlayan görüşmeler sonucunda bir Sancak satüsü hazırlandı. Buna göre; Sancak içişlerinde bağımsız iken; dışişleri, maliye ve gümrük konularında Suriye'ye bağlı olacaktı. Suriye ile Sancak arasında her hangi bir sınır bulunmayacak; Sancak'ın toprak bütünlüğü, Türkiye ve Fransa'nın garantörlüğü altında olacaktı. Bu statü, seçimlerin yapılacağı ve halkın kendi parlomentosunu oluşturacağı güne kadar geçerli olacaktı. Böylece seçimlere kadar Sancak, bir anayasaya sahip ve özel statülü bir bölge olarak tanınmış oluyordu.

    Sancak'taki olaylar bu şekilde gelişirken Avrupa'da yeni bir genel savaşın çok yaklaştığını gösteren olaylar yaşanıyordu. Yeni bir dünya savaşı tehlikesinin belirmesi, Fransa'yı, Türk isteklerine karşı daha ılımlı davranmaya sevk etti ve iki devlet arasında bir anlaşma yapılarak Türkiye ve Fransa'nın Sancak'a 2.5000'er kişilik kuvvet göndermeleri kararlaştırıldı. Buna dayanarak 5 Temmuz 1938'de Türk kuvvetleri Sancak'a girdi. Sancak içişlerinde bağımsız olduğu için hemen seçimlere gitme kararı aldı. 13 Ağustos 1938'de seçimler yapıldı. Türkler 40 milletvekilliğinden 22'sini aldılar. Meclis, 2 Eylül 1938'de ilk toplantısını yaptı ve "Hatay Cummhuriyeti'nin kurulduğunu" ilan etti. Meclis başkanlığına Tayfur Sökmen ve başbakanlığa da Abdurrahman Melek seçildi. 23 Haziran 1939'da Türkiye ile Fransa arasında yapılan bir anlaşma ile Hatay'ın Türkiye'ye katılması kesinleşti. Aynı gün toplanan Hatay Millet Meclisi de Türkiye'ye katılma kararı aldı. 24 Temmuz 1939 tarihinde son Fransız askeri de çekildi. 1939 Temmuz'unda 3711 sayılı kanun ile Hatay, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir ili olmuştur.
    0 ...