benerci kendini niçin öldürdü

entry22 galeri
    14.
  1. BiRiNCi BAP

    BiR GENÇ ADAMA...

    HAKÎM HERAKLiT'E... YILDIZLARA VE AŞKA DAiRDiR...



    I



    Şehir

    uzakta.

    Genç adam

    ayakta.

    Akıyor şehirden geçen nehir

    genç adamın ayakları dibinden.

    Genç adam

    piposunu çıkarıyor cebinden

    aranıyor kibriti.

    Bakıyor akar suya

    düşünüyor Heraklit'i,

    düşünüyor büyük hakîm Heraklit'i genç adam...

    Kim bilir belki böyle bir akşam,

    böyle bir akşam,

    Heraklit alnını

    yeşil gözlü zeytinliklerde akan

    suya eğdi

    ve dedi:



    « Her şey değişip akmada,

    bu hâl beni hayran bırakmada..»



    Heraklit, Heraklit;

    ne akıştır bu!. ne akıştır ki bu, dalgalarında

    dağlıdır alnı en mukaddes putun

    kızgın demir damgasıyla sukutun.

    Gebedir her sukut bir yükselişe.

    Ne mümkün karşı koymak

    bu köpürmüş gelişe..

    Heraklit, Heraklit!.

    akar suya kabil mi vurmak kilit?



    Şehir

    uzakta.

    Genç adam

    ayakta.

    Akıyor şehirden geçen nehir

    genç adamın ayakları dibinden.

    Genç adam

    kibritini çıkarıyor cebinden

    yakıyor piposunu.



    II



    Dikine mustatil bir apartımanın

    en üst katında

    dört köşe bir oda.

    Perdesiz pencereler.

    Pencerelerin dışında yıldızlı geceler.

    Genç adam

    alnını dayamış cama.

    Ben, romanın muharriri

    diyorum ki genç adama:

    Delikanlım!.

    iyi bak yıldızlara,

    onları belki bir daha göremezsin.

    Belki bir daha

    yıldızların ışığında

    kollarını ufuklar gibi açıp geremezsin..



    Delikanlım!.

    Senin kafanın içi

    yıldızlı karanlıklar

    kadar

    güzel, korkunç, kudretli ve iyidir.

    Yıldızlar ve senin kafan

    kâinatın en mükemmel şeyidir.



    Delikanlım!.

    Sen ki, ya bir köşe başında

    kan sızarak kaşından

    gebereceksin,

    ya da bir darağacında can vereceksin.

    iyi bak yıldızlara

    onları göremezsin belki bir daha...

    Delikanlım!.

    Belki beni anladın,

    belki anlamadın.

    Kesiyorum sözümü.

    işte kapı açıldı

    geldi beklenen kadın..



    « BEKLETTiM Mi?»

    « ÇOK...

    Ama zarar yok..»



    Kadın yakaladı genç adamı

    elinden.

    Genç adam

    yakaladı kadını belinden.

    Bir yumrukta kırdı camı.

    Oturdular pencerenin içine.

    Sarktı ayakları gecenin içine...

    Işıklı bir deniz dibi gibi

    başlarında, sağda, solda gece yanıyor.

    Ayakları karanlık boşluklara sallanıyor..

    Sallanıyor ayakları sallanıyor ayakları...

    ........... DUDAKLARI ......



    Sevmek mükemmel iş delikanlım.

    Sev bakalım...

    Mademki kafanda ışıklı bir gece var,

    benden izin sana,

    seeeeev

    sevebildiğin kadar...





    BU KiTABIN SON SÖZÜ





    «Kavgada

    kendi kendini öldüren

    lanetli bir

    cenazedir

    benim için:

    Ölüsüne

    ellerimiz

    dokunamaz.

    Arkasından

    matem marşı

    okunamaz.»



    Sen artık

    bu kitapta: noktaları

    virgülleri

    satırları taşımıyorsun.

    Sen artık

    bu kitapta koşmuyor

    bağırmıyor

    alnını kaşımıyorsun.

    Sen artık

    bu kitapta

    yaşamıyorsun.



    Ve Benerci sen

    bu kitapta:

    kendi kendini öldürmene rağmen

    benim ellerim senin

    kanlı delik

    şakağına dokunacaktır.

    Cenazende

    dosta düşmana karşı

    matem marşı

    okunacaktır:





    M A T E M M A R Ş I . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

    Çan

    çalmıyoruz.

    Çan

    çalmıyoruz.

    Yok

    salâ

    veren!

    Giden

    o biten

    bir şarkı değildir...



    O

    büyük

    bir

    ışık

    gibi döğüştü.

    Kasketli

    bir

    güneş

    halinde

    düştü.



    Çan

    çalmıyoruz.

    Çan

    çalmıyoruz.

    Yok

    salâ

    veren!

    Bu

    giden

    bir

    biten

    şarkı değildir ...........
    3 ...