türkiye atatürk e ne zaman bu kadar kin duyar oldu

entry63 galeri
    29.
  1. yıllar önce, o zamanlar henüz 15 yaşında olan bir çocukla konuşmuştum bu konuyu. Bana Atatürk'ü sevmediğini; okullarda Atatürk portreleri yerine, neden izmir'de şehit düşenlerin, neden Çanakkale'de mermi topunu tek başına sırtlayan Seyit Onbaşı'nın değil de Atatürk'ün resimlerinin konuduğunu sormuştu. Aslında çocuk kısmen haklıydı, elbette Atatürk bu ülkeyi tek başına değil bütün bu insanların özverisiyle kurtardı. Atlanan nokta ise şu, Seyit Onbaşılar ve aralarında nice değerli insanlar bulunan tüm şehitler elbette katkı sahibiydi bu ülkenin kurtuluş mücadelesinde bunda hepimiz hemfikiriz. Ancak, bir ülkeyi padişahların, şeyhlerin, dervişlerin tekelinden kurtarma, yobazların diktalarından uzaklaştırarak, eğitime, bilime, kültürel gelişimi teşvik eden bir insan takdir edersiniz ki, en saygın bir biçimde anılmaya layıktır. işte Atatürk'ü sevenler bu noktalara vurgu yapmaktadır. Seyit Onbaşıların kahramanlıkları, Atatürk gibi düşünenler olmasaydı, tarih sayfalarında kaybolup gidecek ve belki de başka bir milletin mandası altında yaşayan bir halka unutturulacaktı.
    Atatürk'e duyulan nefretin asıl kaynağı ise kanımca, Atatürk'ün bir " şeriat " ülkesi olarak bilinen bir ülkeyi amiyane tabirle " tepeden düşme " değişikliklerle bugünkü haline " zoraki " kavuşturmuş olmasıdır. Bu düşüncenin paralelinde, Samuel Huntington "Medeniyetler Çatışması" adlı kitabında, Dünya'yı Batı Medeniyeti, Ortodoks, islam, Asyalılar vs. vs. şeklinde medeniyetlere bölünmüş, Türkiye ve bir iki ülkeyi daha ise " yalnız ülkeler " sınıfına sokmuş ve Türkiye'yi tepeden inme reformlarla bu hale geldiği için hiç bir büyük medeniyet paktına dahil etmemiş ve ülkenin bir an evvel " şeriatçı " kimliğine geri dönerek, normal evrim sürecinde bugünkü haline gelmesi gerektiği fikrini savunmuştur.
    0 ...