kara kedi hikayesi

entry6 galeri
    6.
  1. Gerçekten de, bu iş için mahzen çok uygundu. Duvarları yer yer dökülmüş ve sıkı bir sıva ile yeniden badanalanmıştı. Islaklık dolayısiyle sıva sertleşme olanağını bulamamıştı. Bundan başka, duvarlardan birinde önceleri ocak olarak kullanılmış bir çıkıntı vardı. Bu çıkıntı sonradan doldurulmuş olup, mahzenin öbür kısımlarından ayırdedilemiyordu. Bu çıkıntıyı örten tuğlaları yerlerinden çıkartarak cesedi o boşluğa yerleştirmek, sonra tuğlalarla duvarı yeniden örmek işten bile değildi. Böylece kimse işin farkına varamazdı. Kestirilerimde aldanmadım; bir küskü ile tuğlaları yerlerinden söküp, ölüyü duvarın iç bölümüne yerleştirdim ve çok çaba harcamadan duvarı gene eskisi gibi ördüm. Kimseye bir şey sezdirmeden kireç, kum ve fırça sağlayarak bir harç kardım ve bununla tuğlaların üstünü güzelce sıvadım. Hiç kimse duvarın yeniden örüldüğünü anlayamazdı, iş bitince başarıma pek sevindim doğrusu. Duvarın eski durumu ile yeni durumu arasında en küçük bir ayrılık yoktu. Yere düşmüş kireç parçalarını büyük bir titizlikle teker teker topladım, işin mükemmelliğinin verdiği övünçle sağa sola bir göz gezdirdim, her şey yerli yerindeydi.

    Daha sonra bütün bu işlerin nedeni olan kediyi araştırmaya başladım. Çünkü bu pis hayvanın canını cehenneme yollamayı kesinlikle kararlaştırmıştım. Eğer o dakikada elime geçirebilseydim işi tamamdı, ama pis hayvan benim durumumdan herhalde başına gelecekleri anlamış olacak ki, ortalıkta yoktu. Kedinin ortalarda olmaması bende âdeta rahatlık uyandırdı. Geceleyin de ortada görünmeyince, ilk olarak, vicdanımda cinayetin ağır yükünü taşırken, rahat bir uyku çektim, ikinci ve üçüncü gece kedi gene görünmedi. Ben de rahat bir soluk aldım. Hayvan herhalde korkmuş, evden kaçmıştı. Artık rahattım, işlemiş olduğum cinayet pek umurumda değildi. Bu arada sudan bir soruşturma yapıldıysa da, kuşku uyandıracak hiçbir şey çıkmadı. Üstelik evde bir arama da yaptılar, ama pek tabiî, bir şey bulamadılar. Geleceğe güvenle bakıyordum artık. Cinayeti izleyen dördüncü gün ansızın polisler gene geldiler ve evi baştan aşağı araştıracaklarını bildirdiler. Duruma güvenim olduğu için hiç kaygılanmadım. Polisler aramada beni de yanlarına aldılar. Bakılmadık kıyı bucak bırakmadılar. En sonunda üçüncü yada dördüncü kez, yeniden mahzene inildi. Kılım kıpırdamadı. Vicdanı rahat bir adam gibi, en küçük bir kaygı belirtisi göstermedim. Mahzeni boydan boya dolaştım. Kollarımı göğsüme kavuşturarak olup biteni seyre daldım. Polisler bir şey bulamamışlar, gitmeye hazırlanıyorlardı. Neşemden yerimde duramıyordum. Hiç değilse bir şeyler söyleyip onların suçsuzluğuma ilişkin inançlarını bir kat daha arttırmak istiyordum. Polisler mahzenin merdivenlerini çıkmağa başlamışlardı. En sonunda kendimi tutamayıp:

    � Baylar! dedim. Kuşkularınızı giderdiğim için çok sevinçliyim. Hepinize sağlıklar, iyi günler dilerim. Ayrıca, biraz daha nazik olmanızı da dilerim. Güle güle baylar, bu ev çok sağlam yapılmıştır. (Tezce bir şeyler söylemek istediğimden, ne söyleyeceğimi bilemiyordum.) Evet baylar, çok sağlam yapılmış bir evdir bu. Bu duvarlar, ne o, gidiyor musunuz baylar? bu duvarlar çok sağlamdır.

    Sözün burasında işi daha ileri vardırarak, elimdeki bastonla, ölünün bulunduğu bölüme hızla vurdum. Ama. Tanrı beni şeytanın gazabından korusun. Daha vurmamı bitirmemiştim, ki, duvardan önce bebek ağlamasına benzer kesik kesik iniltiler, sonra sürekli ve tiz bir çığlık yükselmeğe başladı. Bu çığlık sanki cehennemin ta dibinden gelen ve zebanilerin topuzları altında inleyen kötü ruhların ulumalarına benziyordu. O andaki düşüncelerimi anlatma olanağım yok. Bayılma kertesine gelerek karşı duvara doğru sendeledim.

    Merdivenleri çıkmakta olan polisler bir an korku ve şaşkınlıktan donakaldılar. Sonra zaman yitirmeden altı çift kol hemen işe koyuldu. Kısa bir zamanda alçıları söküp tuğlaları yerlerinden çıkardılar. Çürümeye yüz tutmuş ve pıhtılı kana bulanmış karımın ölüsü dimdik bir şekilde, polislerin şaşkınlık ve korku dolu bakışları arasında, ortaya çıktı. Başının üstünde, beni cinayete sürükleyen, şimdi de darağacına gönderecek olan uğursuz kedi, keskin dişlerini gösteriyor ve pırıl pırıl parlayan tek gözüyle bana bakıyordu!

    Canavarı cesetle birlikte duvara gömmüşüm..
    0 ...