yıllarca hayatının bir parçası olmuş, kurduğun tüm hayallerin içinde yer almış ve bir gün ansızın hiç kimsenin çaresini bulamadığı göç'e kurban gitmiş sevgiliyi özlemek. Artık hiç göremeyeceğin yüzünün, hiç tutamayacağım ellerini, sana hiç gülmeyecek olan dudaklarını, derin sevgi dolu bakışlarını, sen dolu yüreğini, tane tane konuşmasını ve sıcaklığını sana sarıldığındaki sıcaklığını, yanıbaşında uyurken ki sıcaklığını bir daha hiç tadamamak. içilen her sığarada, içikide, yenilen her yemekte ve yolda görülen her çiftte onu hatırlamak, buna çare bulamamak yüreğinde beyninde her yerinde hala o varken sırf yaşamak için başka insanlar tanımak. özlemek üzerinde otlar büyümüş toprağın altında çürümüş yüreğinde sen dolu olan sevgiliyi özlemek. inancı gereği isyan edememek kimseyi suçlayamamak içimi dolduran acıyı hiç bir şekilde atamamak. özlemek hiç bir çaresi olmadan beklemek belki öbür tarafta bir anlık onu görmek belkide tek yaşama sebebim ve yaşamaktan nefret etme sebebim. Özledim ve tek yapabildiğim şey bu...