Derlerdi de inanmazdım, duygusal, romantiklerdir diye...
28 Eylül gecesi itibari ile girdiğim 26. yaşıma itafen;
Cidden duygusal insanlarmışız.
Karşı cinsten gelen bir bakış, onun için neler yapabileceğimize nedenmiş.
Arzu ettiğiniz kızın gayri ihtiyari bir bakışı bile yeterli imiş çeyrek asırda biriktirdiklerinizi yerle bir etmeye...
O bakış, kalan ömrünüz için anlık bir tokatmış...
Gözler, cidden terazi burcu erkeklerini alıp götürmeye yetermiş...
Konuşmadan anlaşmak bize mahsusmuş...
Etraftaki diğer insanlar ile bir anlık iletişimi koparıp, sanki bomba patlamış gibi kulakların çınlaması imiş terazi burcu duygusallığı...
Tüm insanlar deli gibi eğlenirken barın loş ışıkları altında, sen istediğin, beğendiğin, arzuladığın kadına, sanki onu yıllardır tanıyor gibi, o loş ışıkların altında uzun uzun bakarak kendini anlatmakmış...
Yaşlandıkça daha çok romantik olmakmış...
Sürekli etrafa gülüp mutluyum imajı verirken içinde fırtınalar kopartmakmış...
Bu satırları yıllar öncenin müzikleri ve bir kadeh viski ile yazmakmış...
Kısacası terazi burcu erkeği olmak, terazi burcu özelliklerini 26 yaşında anlamaya başlamakmış...
Her ne kadar acıklı da olsa, zaman geçmekte ve bizler yaşlanmaktayız...