bu kürtçe de olsa böyledir, aborjince de olsa böyledir, türkçe de olsa böyledir. bilim insanını "ne yazmış bu adam/kadın" demeden ırkıyla, diliyle yargılamak , "muhaha zaten kürt yazmış" , "ahaha aborjin yazmış" gibi dalga geçici laflar etmek basitçe "kabalık"tır. dünyada hangi ülkede sadece kendi ırkından , kendi uyruğundan insanların yazdığı makaleler, eserler okunup ya da referans alınıp bilim yapılıyor? önce zahmet edip bilim insanının eserine bakmak gerekir. en azından bir zahmet "abstract"ını okumak gerekir. tabii bunlar biraz zahmet gerektirir.
(edit: üstüne alınıp cevap yazan olmuş, bilime katkının sadece ingilizce yapılabileceği gibi "muhteşem bir tespit" yapılmış. türkçe makale yazan o kadar akademisyene de vesileyle hakaret ettiğini anlayınca çok geç olacak galiba ama neyse...hakaret etmenin tadı yanında bunlara kafa yormak ne ki, değil mi? demek ki ingilizce yazmadan bilime katkı olamıyormuş. dünyada fransızca, rusça, almanca bilim dergileri de haybeye yayınlanıyor zaten. fransa tarihi üzerine araştırma yapmak isteyen türk akademisyen fransızca kaynakları araştırmıyor, önce fransız tarihçilerin ingilizce olarak makale yazmasını bekliyor. bilim bir deniz gibidir. damlaya damlaya birikimi artar. kimisi bir damla ile katkı yapar, kimisi o damlaların bazılarını güzel bir birikime dönüştürür, bir sel ile katkı yapar. bu, damla ile katkı yapanları yok saymayı gerektirmez, olsa olsa sel ile katkı yapanın daha tanınmış, daha muteber, daha ünlü olmasını sağlar. ama neticede dil bu konuda araçtır; sen bilime katkını türkçe yapsan da kürtçe yapsan da o katkının kıymetini anlayan/o bilgiye ihtiyaç duyan ingilizce olmasa da o katkıya ulaşır ama ne gam. bravo, devam.)