4.
-
alıntıdır.
Sagli Isveç Parlamentosu Türkiye Cumhuriyeti' ni de
soykirimci ilan eden o utanç kararini alinca,
kiz kardesim Serpil'i aradim..
"Hani bir zamanlar bize anlatmistin ya..
Zamani geldi. Simdi yaz" dedim..
Yazdi.. Söz Serpil'in..
***
Yeri geldiginde "siradisi bir ani" olarak anlattigim 15-16 yil öncesine ait bir olay,
Isveç'teki oylamayla birlikte birden güncellesti.
Esimle birlikte Lulea'dayiz.
Isveç'in kuzey kentlerinden biri.. 3 günlük bir elektronik fuari var.
Ögle saatlerinde bir süre ara vererek disari çiktik.
sollu hediyelik esyalarin,
çesitli yöresel el sanatlarinin satisa sunuldugu derme çatma birkaç tezgah kurulmus..
Tipki biz..
Küçük kilimler, ufak tefek gümüs aksesuar,
boncuk islemeli cüzdanlar, süsler, nazarliklar, deriler ve daha pek çok sey..
Isveç nere... Anadolu nere.. Hatta, Amerika nere.. Sanki Kizilderili folkloru..
Yanimizda birileri yüksek sesle konusuyorlar.
Sanki Türkçe..
Kulaga gelen vurgu, tonlama, ahenk, ses inanilmaz..
Türkçe! Ama degil, çünkü tek kelimesi anlasilmiyor.
Ayaküstü sohbet sirasinda Türk oldugumuz ortaya çikinca, karsilikli ilgi artiyor.
Kuzeyde, Kiruna yakinlarinda yerlesik bir Sami grubu olduklarini
ve
ürettiklerini pazarlamaya geldiklerini söylüyorlar.
Konustuklari dil Ural- Altay kökenli..
Fince, Macarca, Türkçe ailesinden..
Köylerinden söz ediyorlar, mutlaka gidip görmemizde israrlilar..
Programimiz degisiyor, rotamiz güney yerine kuzeye dönüyor.
Fuar bitiminde bir araba kiralayip yola koyuluyoruz.
Uzun bir yolculuk.. Allahtan hava hiç kararmiyor.
Günes, ufka dokunur gibi yapip hemen yükseliyor. Piknik çantamiz yanimizda...
Sessiz ve issiz yolda, arada bir Ren geyiklerine rastlayarak Kutup Dairesini geçiyoruz.
Saatler sonra köye ulasiyoruz. Etrafta çit yok.
Sözünü ettikleri kafe karsimizda..
Sohbet kaldigimiz yerden basliyor. Vakit kisitli.. "Müze" diyorlar..
"Mutlaka gezmelisiniz" .
Gerçekten müthis bir müze ..
Tek kat üzerine gelmisleri, geçmisleri, kültürleri, folklorlari, inançlari sergileniyor.
Sanki Dede Korkut dekoru..
Sanki biz Isveç'te degil de Orta Asya'da,
Türk illerinde bir müze geziyoruz,
öyle bir etnografik geçmis, öyle bir benzerlik..
Ak çadirdan kara çadira, saman davullarina, silahlara, giysilere,
bas süslerine, yasam biçimlerine, binlerce yil öncesine ait uzun göç hikayelerine kadar..
Hayli etkilenmis olarak, bin küsur kilometre daha yol yapip Malmö'ye döndügümüzde ilk is,
hikayemizi Isveç'li bir dostumuza aktarmak oldu.
Çok garipsedigim yaniti neydi biliyor musunuz?
"Onlar da Isveç'in Kürtleri" ..
Gelisim Yayinlarinda çalistigim yillarda Kanada'dan gelen bir Türkolog profesörle söylesi yapmistim.
Kizilderililer ve Türkler arasindaki benzerlikler üzerine..
Arastirmaya doyum olmayan müthis bir konuydu.
Sonraki yillarda Samilerle ilgili elime geçen hemen her belgeye göz attim.
Isveç adi,
Norveç'le birlikte azinliklara
uyguladiklari siddet nedeniyle,
adi
"20. Yüzyil'in soykirim
uygulayan ülkeleri"
arasina girmisti.
Osmanli'nin Ermenilere uyguladigi
söylenen eziyetlerin,
Isveç tarafindan Samilere uygulandigi
kanitlanmis ve kabul edilmisti.
Yogun bir asimilasyon politikasi bu küçük azinliga 1990'lara dek göz açtirmadi.
Anadilleri, inançlari yasaklanmis, zorla hiristiyanlasti rilmislardi.
Hatta öyle ki,
dogan çocuklar kilisede vaftiz edildikten sonra, evlerinde,
sessizce, saman ritüellerine göre tekrar kutsaniyordu Özellikle 1920'den sonra,
Sami nüfusun artmasini önlemek için 60 binden fazla insan kisirlastirilmisti,
ki bunlarin yüzde 90'i kadindi.
Yine 1900'lerin basinda, "Ari Irk"i koruma teorilerine uygun olarak Danimarka,
Isveç, Norveç, Finlandiya'da yogun bir tehcir uygulandi.
Samilere ait topraklara el kondu.
Yeniden toprak satin almalari yasaklandi.
Göçe zorlandilar.
2. Dünya Harbi'ne kadar "tek dil, tek ulus" politikasi giderek yogunlasti..
Zorlasan yasam sartlari sonunda 100 binlere varan nüfus,
10 binlere düstü.
Ve simdi bu ülke,
kanitlayamadigi halde israr etmekte beis görmedigi agir bir suçlamayla,
Türkiye Cumhuriyeti' ni baski altina almaya kalkiyor.
***
Banu Avar,
Isveç'te Samilere ve Laponlara uygulanan soykirimi anlatan bir belgesel yapmis.
Isveç Disisleri Bakanligi devreye girince,
TRT belgeselin yayinini durdurmus.
Hani benim özgür TRT'em var ya,
dizilerinde Israillileri kanli çocuk katilleri gösterip,
iliskilerimizi bozan..
O TRT iste, Isveç'e boyun egmis.
Pulur, "Simdi yayinlasinlar bari" diyor..
"Ya da yayinlayabilecek bir kanala versinler.
Türkiye Cumhuriyetini soykirimla suçlayan Isveç'in yaptiklarini Türk halki ögrensin.."
Bu arada.. Persembe günü Hasan Pulur'da okudum.