arka sokaklardan kalma,
ikinci sınıf fahişelerin, ucuz parfüm kokularına bulanan,
üstüme sinmiş bir korku var her adımda büyüyen.
ne vakit duysam bir sela sesi, acı bir yutkunuşla karşılarım yağlı urganın verdiği kahverengi tadı..
gitikçe uzayan bir yol var,
başlangıçta sonu görünen, artık bucaksız.
kaybedilen iz, hükümsüz verilmiş bir ilanla süsler,
zemheri gecede, gaste kağıdından bir siperi!
eller kara, ama keskin soğuk,
yolu kısaltmak mı, sinsice?
süte su karıştırmak urganla ödüllendirilirdi bu beldede..
ölümle nefes nefese kalacağım o gün için hazırladım kendimi,
en beyaz kıyafetlerimi giyinip, bet benzimle karşılayacak
ve kara kına yakacaklar için,
fırlatcağım sonsuza kadar unutulmayacak acı bir tebessüm..