büyük ev ablukada

entry248 galeri video7
    5.
  1. Adını Turgut Uyar'ın şiirinden alan gurup.

    gurup vaktinin o enfes renk kombinasyonunun sularında, akşamüstü affediciliği modunda, biraz sonra karanlığa geçecek olmanın bilinci ve hafif-tedirginliğinde, ne sıcak ne soğuk bir atmosferde, kimseyi siklemeyen bir tripte takıldıkları için gurup diyorum onlara. kelime oyunculuğu hastası olmamın konuyla hiçbir ilgisi yok.

    "turgut uyar'ın şiirinin adını alıp, tayfanın adı ilan ettik. bu kadarı bile yeter olm, rahat olun, hadi biraz uyuyalım, sabah kalkınca çalışırız" deselermiş, bir an durur düşünür "haklılar lan valla, safi ıslık çalsalar bile bunlarda iş var" derdim. ama herifler işin kolayına kaçmamış. tebrikler, helaller... son zamanlarda duyduğum en iyi, en değişik, en kafasına göre... öyle işte...

    ve işte bahsi geçen o şiir. uyar baba'ya sonsuz saygıyla, alınteri değil kopipeyst...

    dünyanın en güzel arabistanından; büyük ev ablukada:

    (ekmek vardı tereyağı vardı utanılacak bir şey yoktu
    bir şey daha yoktu ama kavrıyamıyordum)
    işte böyle olmak en iyisidir olmakların
    bir küçük çocuğu tuttum otobüsten indirdim
    (indirmiştim
    yok olan önemli bir şeydi allah kahretsin)
    tüm kavgasız tüm duruk tüm başıboş
    üç sayı kötü bir sayı iyi şiir dinledim
    çıkıp okudular durup dinledim
    bitmeseydi daha dinlerdim kötü mötü
    saat kaç diye sordular birisi beş yani dedi
    (ha kavgada ha aşkta
    bu gök bomboş ha kavgada ha aşkta)
    göğe baktım yerli yerinde
    haydutlar dalavereciler yerli yerinde
    vurguncular hayınlar vurdumduymazlar öyle
    iyi dedim içim rahatladı
    düzen bozulmamış dedim sevindim
    tenhaca bir bölgelerinden şehre girdim
    (ben herkese varım
    başka türlü olmuyor inanmayın)

    bakın bu şehri ben kurdum ben büyüttüm ama sevemedim
    (ekmek vardı tereyağı vardı söylemiştim önemlidir
    utanılacak bir şey yoktu kime anlatmalıyım)
    ben sevemezsem sevmek kimselerin elinden gelemez
    bizi tutkulara çağırdı otobüse sosise buzdolabına
    telefona sinemalara radyolara bir sürü kancık sevdalara
    sürü sürü mutsuz alışkanlıklara
    yalana dolana itliklere keten elbiselere
    (sonra karısı öldü o çocuğun
    yalnızdı güçsüzdü herkesler gibiydi
    kirlendi kötülendi sarhoşladı pis karılara dadandı
    anladık onu ölenden başkası kurtaramaz
    ölen de kurtarmamıştı)

    bak ben seni nerenden kurtaracağım şaşacaksın
    şimdi bu taşları biz çektik değil mi ocaklardan
    bu asfaltı biz döktük biz onardık değil mi
    bu yapıları oniki kat yapmak bizim aklımızdı
    biz kurduk istersek umursamayız ya
    (abluka burada başlıyordu çünkü)
    ekmek yiyelim tereyağı yiyelim çocuk büyütelim
    sen beraber yatacağımız yatakları hazırla
    sen bir onu yap yeter bak göreceksin.
    7 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük