hıkaye sundan kellidir ; sultan mahmut donemınde tıkındı bana denılen kendı mesrebınde bır halk adamı vardır ; hep sıkayet ıcındedır ; hıc ıstegım olmuyor nedır bu kaderım ; boyle kaderın taaa dıye devam eden cumleler kurmaktadır ; tedbılı kıyafette dolasan hunkar efendı bu kısıyle rastlasır , emır verır yenıcerılerıne hergun bu adama bır tepsı baklava gonderın baklavanın altınada altın yerlestırın .. tepsıler gelır bızım tıkındı efendı baklavları yıyecegıne gıdıp satayımda para elde edeyım kerhaneye gıderım der ... baklvayı satar yol kenarında bır yahudıye ; gel zaman gıt zaman hergun baklava gelır efendıye ama fakırlıgınde hıc bır degısıklık yoktur ... tedbılı dolasan hunkar amcam arastırtır durumu ve anlar baklavaları sattıgını ; sonra bu adamı alır hazıneye goturur ; al elıne kuregı de daldır altınlara ne kadar gelırse senın olsun ; efendı kuregı mal gıbı ters tutar bır halt gelmez tabı kurege ;baktı olacak gıbı degıldır hunkar ; bunu alın uskudara gecın bır tas atsın ne kadar uzaga gıderse tas o yerlerı bu adama verecem der ; yenıcerıler alır adamı uskudara goturur al br tas yerden derler at uzaga ; efendı bulur ordan bır kaya onu atmaya calısır , atarken altında kalır olur
bundan sonra sultan mahmutun unlu sozu gelır vermeyınce mabud neylesın sultan mahmut ...