sarhoştu gözlerin. dilinde, sabah pişmanlıgını hissedecegin cümleler kıvrılıyordu. onlar da emin değildi bilinmek istediklerinden. sonra yuttun hepsini birer birer, şarabının son yudumunda. kıvrıldın kırmızı yastığın köşesine. gözlerin aşıktı. kısık ve yıkık o sarhoş gözlerin pencereden gökyüzünü süzdü önce. sonra eski kırık abajura takıldı. pencereden bir yaprak savruldu içeriye, avucunun içine alıp kokladın onu bu kez gözlerin bende durdu. bu kez yalan değil, sarhoşum ben! özledim. seviyorum. hem de.. hem de dedin. dilin yuttu son sözcügünü. gözlerin ele verdi bitkinliğini. teslim oluşunu izledim sessizce. sustur beni diye yalvardı gözlerin. sen dilini susturdun belki. gözlerini unuttun. gözlerin yavaşça perdesini üzerine çekti ve ben geceyi örttüm üzerine.
sabah uyandıgında pişman olma, olur mu sevgilim?
KIZILGINCA / Selnur Ilgın Güneş