üzerine yazmaktan pek haz almasam da yerli yersiz sataşmaların ve seviyesiz tartışmaların odağındaki konulardan biri olarak gördüğüm türklük-bozkurt-totem meselesine dair bir iki şey söylersem sürüp giden densizliğin bir nebze de olsa hafifleyeceğini düşünüyorum. bu başlığın maksadı, unutulmaya yüz tutmuş bir değerin toplum vicdanında hakettiği yeri alması için verilen çabaya küçük bir katkı sağlamaktır. bilindiği üzere yeryüzünde muhkem milletlerin bekası dayandıkları değerlerin derinliğine ve toplumdaki işlevine sıkı sıkıya bağlıdır. bu bağlılığı bir bağnazlığa vardırmadan, çağdaş değerleri dışlayıcı bir tutumun nüvesi haline getirmeden muhafaza etmeyi becerenler uygarlık sahasında kendilerine özgü bir tavır sergilemeyi ve bu suretle insanlık tarihi orijinal ve kalıcı eserler sunmayı başarabiliyorlar. bozkurt kültürü de asya coğrafyasının tarihi ve kültürel mirasçıları olan türkler için özgün türk yaşantısının muhafazasına ve uygarlık çemberine kendi izlerini taşıyan çağdaş değerleri yansıtmasına katkı sağlayacak olan ve kökü çok eskilere dayanan folklorik bir değerdir ki esas manasını "hürriyet" ve "dayanışma" prensiplerinden alır. Bilindiği üzere kablelmilat olarak isimlendirilen çağlarda ilk insan toplulukları klanlar şeklinde teşekkül etmiş ve zaman içerisinde doğan sosyal değerlerin getirisi olarak klan, kabile, boy işaretleri kullanılmaya başlanmıştır. asyalı türkler de göçebe yaşam tarzının doğasında var olan özgürlük hissi ve bu yaşam tarzının kaçınılmaz olarak direttiği dayanışma ruhunu tabiatta var olan bozkurtta bulmuş ve bu varlığı bir tür içtimai "parola" olarak sonraki nesillere aktarmayı tercih etmiştir. bu bakımdan bozkurt mitinin bir tür totem olduğu kabul edilse de her totemin kendisine tapınılan bir varlık olmadığı gerçeğini bilen kişiler olarak türklerin kurta taptığını iddia etmemiz anlamsız olur. konuya dair yapılan araştırmaların çoğu 18. ve 19. yüzyıllarda tatmin edici bilgiler edinmemizi sağlamış ve totem konusunun bir olgu olarak yaygın olmasına karşın bu kültüre sahip boylar ve kabileler arasında nitelik bakımından çok farklılıklar gösterdiği de daha o zamanlar anlaşılmıştır. türklerin bozkurtu bir tanrısal figür olarak algıladığını ortaya koyacak bir davranış ya da inanç şekli ise tarihte ve günümüzde hiçbir türk boyunda rastlanmamıştır. aşağıda konunun anlaşılmasına katkı sağlayacağını düşündüğüm bir alıntıyı da paylaşmayı gerekli görüyorum; --spoiler--
439 yılında Çin imparatoru Tay-vy, yel götürmez ordusu ile Türklerin üzerine yürüdü. Pek çok Türk;ü kılıçtan geçirdi. Çinlilerin Tu-kü-e dedikleri, kendilerine Kök Türük (Göktürk) diyen boydan sadece 500 aile, Altay Dağları’na can atıp imparatorun kılıcından kurtuldu. Orada Ergenekon vadisine sığındı (Pien-i tien adlı Çin kroniğinin verdiği bu bilginin Fransızcaya çevrilerek dünya ilim alemine tanıtılması: Stanislas Julien, Documents Historiques sur les Tou-kious (Turca), Journal Asiatique, Paris 1864, VI.Seri, c.III, s.348-9).
Göktürkler, çevresi dağlarla örtülü Ergenekon vadisinde 96 yıl kaldılar. Dağdaki demir madenini eriterek silahlandılar. Çoğaldılar. Göktürkleri Ergenekona getiren Mete soyundan Bilge Şad;ın oğlu Uluğ-Yabgu Tavunun oğlu Bumin Kağan, 535 yılında Göktürkleri Ergenekondan çıkardı. Kendisinin Metenin meşru halefi ve bütün Türklerin büyük hakanı olduğunu bildirdi. Japon Denizi ile Kırım arasında uzanan Göktürk imparatorluğunu kurdu (o zamana kadar Türk, Türkçe konuşan boylardan birinin adı idi, Göktürklerden başlıyarak bütün Türkçe konuşan kavimlere Türk dendi).
Türklere Ergenekon cenderesinden cihana açılmak üzere çıkarken dağ geçitlerini göstererek rehberlik eden, Bumin Hanın Bozkurtu idi. Şükran olarak kurt başı, Göktürk bayrağının alemi yapıldı.
Artık bu özetten, Bozkurtun Türk için ne idüğü anlaşılır.
Milli Mücadelede Türk, Anadoluya kapatılarak ikinci bir Ergenekona mahkum edilmek istendi. Bu defa Türkü bu cendereden Mustafa Kemal Paşa çıkardı. Atatürke Bozkurt dendi. Atatürkün emriyle posta pullarının ve banknotların üzerine ay-yıldız içinde büyük bir Bozkurt resmi kondu. Gene Atatürk, Ratip Tahire Bozkurtlu Ergenekondan çıkış tablosunu yaptırarak Milli Eğitim Bakanlığının girişine astırdı. Sonradan birtakım kansızlar, bu tabloyu indirtmişlerdir. --spoiler--
bu bilgi kırıntılarının da sözlükte sürüp giden manasız bozkurt-totem-türklük tartışmalarının hiç değilse biraz daha düzeyli şekilde yapılmasına katkı sağlayacağını umuyorum. son olarak, bozkurt inancını siyasi bir didişme argümanı olarak değil, medeniyete ve insani değerlere kendi özgün yaklaşımımızı, bakış açımızı ifade edecek bir "kapsayan, birleştiren" değer olarak görmenin daha anlamlı olacağına inanıyorum. Zira müstakil olarak türkler tarihin her döneminde bağımsız ve dayanışma içinde bulunmak zorundadır. öte yandan tüm uluslar ve bireyler de insan olmanın erdemini ancak mutlak bir hürriyet içinde ve koşulsuz dayanışmayla yaşayabilirler. bu mesaj, türk milletinin kendi tarihinden aldığı ilhamla insanlığa bakışını özetleyen ve kökeni bozkurt mitine dayanan bir değer olarak insanlığa ulaştırılmalıdır.