dün gece 24 habererini izliyordum ntv de. haberlerin finaline doğru doğayı korumakla ilgili ard arda üç haber yayımlandı.
bunlar sırasıyla şöyleydi;
- londra da gorillerin neslinin tükenmesine karşı goril kıyafeti giyerek yardım toplayanlar,
- bir ada da balıkçıların adaya tavşan bırakmasıyla üreyen tavşancıkların aç kalarak ölmek üzere olmalarından dolayı onlara yem götürenler,
- pandalara mama hazırlayan panda elçileri.
en radikal doğacılarda yaban hayatı geri istiyor. bende istiyorum. ama nasıl olur sen onu söyle? mümkün müdür? değil.
böyle doğa hastası mantığıyla düşünen bir öğretmenim vardı. o geldi aklıma bak şimdi. matematik öğretmenimdi. ahmet adındaydı. adını hiç beğenmiyordu bu öğretmen bozuntusu. çünkü ateistti kendisi ama adı peygamberin adıydı aynı zamanda. bir oğlu oldu; adını doğa koydu. hoş beğenmiş öyle koymuş ama sırf bu müslümanlara inadından yaptığını biliyoruz bunu. kaldı ki tahtada doğru çizdiğinde 0 noktasının ne bok olduğunu sorunca apışıp kalıyordu. zihinsel imkansızlıkların tassubuyla kendi kendini yiyordu.
doğayı gözünde fazlaca büyütüryordu ve elinde yegane isnadı olan -o ne olduğunu bile tam olarak bilmediği- ağaca-ormana tapıyordu. doğa anadır derdi. müşfiktir ve akıllıdır iddiasında bile bulunduğunu biliyorum. yine söylüyorum buradan yüzüne hocam; hassiktir!
doğaya yetkin bir vasıf etiketlemeye çalışmak zavallılıktır. o kendi gücünün bile farkında bile değil. o sadece zar atan bir yaşlı teyzeden başkası da değil. onun umurunda bile değilsin sen. doğayı korumayı cüret edebilecek kadar beşersiniz işte. yabani hayvanları ehlilleştirerek doğanın içine sıçanlar da sizlersiniz. elleşmeyin rahat durun ibneler.
doğayı korumak adına akan oluk oluk paraların milli parklara dökülerek feci gelirler elde eden bir sömürgenin düzenidir bunlar. ateistleri işte bu minvalde çok iyi kullanılıyorlar. inançsızlıkları onları bu konuda daha kolay sömürülmelerine yol açıyor.
doğayı korumak mı? sen kendini koru. seni kim koruyacak hayvan?
