varolmanın dayanılmaz hafifliği adlı kitaba sitem dolu verilen karşılıktır. varolmak, varoluş..düşünüp de bir şekilde kavrayamadığımız, bizi boşluğa sürükleyen o büyük mesele: niye varız biz? niye..?
bir türlü cevaplayamayız. içimize çöken histir, bulantıdır.
--spoiler--
yitirdim bütün karşıtları. ne umut...
ne umutsuzluk, ne de hiç bir şey...
kurtaramaz varlığımı benim... *
--spoiler--
--spoiler--
insan şimdilerde olduğu gibi eskiden de imgelerle düşünürdü. ama şimdi imgelerimizin neredeyse hiçbir duygusal değeri yok. her zaman bir 'sonuç', bir son isteriz, zihinsel süreçlerimizde bir karara, bir nihayete ulaşmak isteriz. bu, bize tatmin duygusu verir. bütün zihinsel bilincimiz ileriye doğru bir hareket, aşamalı bir harekettir, tıpkı cümlelerimiz gibi; ve her kesin duraklama, 'ilerleyişimizi' ve bir yere ulaştığımızı belirleyen kilometre taşıdır. zihinsel bilinç için devamlı ilerleriz. ama ne yazık ki bir amaç yoktur. bilinç, kendi içinde bir sondur. bir yere varmak için kendimize işkence ederiz ve vardığımız zaman orasının hiçbir yer olmadığını görürüz, çünkü varılacak hiçbir yer yoktur. *
--spoiler--
--spoiler--
bir insan yaşanmamışlığı bulunca
onu artık hiç kimse anlatamaz
kalır sonsuz gücünün buyruğunda
ve bütün kesinliklerin üstünde, yalnız
dolaşır bir ateşböceği gibi kendi aydınlığında. *
--spoiler--
--spoiler--
gülerek cevap verdim: "ne düşünüyorum biliyor musunuz? burada bir sürü insanız; varlığımızı korumak için çaba harcıyoruz. ama, varolmamız için hiçbir ama hiçbir sebep yok!"
--spoiler--