ankara ben değil duvarlar sarhoş zirvesi

entry207 galeri
    186.
  1. "eğlencenin kelime anlamını yeniden yazdığımız, dolu dolu geçen ve bir o kadar güzel zirvedir" formatın ellerinden öptükten sonra gelişmelere geçiyorum efenim.

    vize haftam olmasına ve hatta hatta ilk vizemin salı gününe tekabül etmesine aldırmayarak çıktık yola. her daim kardeşim kalacak bursa ekibi ile * * * *. ikamet adresim olan ankara da, hele de bir içmece, bir fasıl zirvesinde yer almamak olmazdı. olmadı da zaten.

    yol hikayeleri belki de en çok hatıra taşıyan kısmı oluyor zirvelerin. bursa ekibi günün öğlen saatlerinde beni almaya geldiklerinde, akşam yaşayacaklarımızın zerresini tahmin edemezdim emin olun. her türlü ekipmanı hazırlayıp, şarkılar eşliğinde koyulduk yola.. eskişehir den sonra bastıran sis bizi engellemeye cüret etti bir an ama yawuz kişisinin bir f1 pilotu edasıyla, söz verdiği vakitten tam 1 dakika evvel bizi ankara ya ulaştırmasıyla eğlence tam anlamıyla başladı bizim için. yazar arkadaşlarımızın bizi kapılarda karşılaması jesti ile ankara ya gelmekle ne güzel bir iş yaptığımı kesin olarak anladım. daha önce iki ankara zirvesine katılmamdan mütevellik bir çok insanı tanıyordum zaten ve sarılmalar, kahkahalar arasında girdik kanatçı isimli mekana. istanbul dan da gezici zirve ekibi gelmiş neşemize neş-e katmıştı. gözlerimle şöyle bir tarama yapıp mekandaki o kadar insanın uludagsozluk mensubu olması gerçeği şaşırtmadı değil beni. selamlaşma faslından hemmen sonra, yanına oturacağım adamı buldum o kalabalıkta: devedikeni. zira bursa zirvesinde çok harika vakit geçirmiştik beraber. sonra organizatör kisvesi altında ortalıkta dolanan redwinemania ve gothic evil ı da alıp yanıma koyu muhabbete başladık. yemeği yiyip kendime gelince, biten biramı yenisiyle değiştirmek hususunda çok ısrarcı oldum. ancak ve ancak tüm çabalara karşı alamadım ikinci birayı. bu sırada devedikeni kişisiyle fasıl ekibinin sesinini duymamamıza rağmen başladık döktürmeye. ve salca nın papa yı hak yoluna davet etmesiyle beraber son buldu kanatçı gecemiz. yok orayı dağıtacaktım ben ama götik tuttu, aman abi gerek yok, bırak şerefsizleri dedi, kırmadım kendisini, sessiz kaldım. kara kara düşünmeye başlamıştık ki ahali olarak, ankara sokaklarını arşınlarken, bir anda kendimizi eller havaya durumunda bulduk. kaynaşma arttı, eğlence tavana vurdu. redwinemania ile bir türlü kafayı bulamama nedenimizi araştırdık uzun uzun, baktık olmayacak tekila vurduk birbiri ardına. ııhh ııhh. olmuyor bir türlü. bunu pek sorun etmedik biz de, afendilik bizde kalsın dedik. akabinde gidilen çorbacıda doyma işini halledip, takıldık kırmızı başlıklı kezman ın peşine. ben şahsen evin yolunu bulacağından şüpheliydim ancak, hayal meyal kapıdaki ayakkabıları görünce doğru yerde olduğumuzu anladım. bizim bursa ekibine özel tahsis edilen odada uyandığımızda ise sadece 2 saatlik uyku çekmiştik daha.. kahvaltı faslı mis gibi simitler ve çay eşliğinde halledildikten sonra başka mekanda devam ettik muhabbete. ayılmak için içtiğim koyu türk kahvesi bile fayda etmedi, masa üzerine koyup kafayı hülyalara dalmama. ve bir zirve böyle bitti. dönüş yolunda yaşadıklarımız ise gerçekten anlatılmaz yaşanır cinstendi.

    şimdi burada tek tek nick yazarak teşekkür etmeyi çok istiyorum; ama mutlaka anımsayamadığım biri olacak ve bunu hiç istemiyorum. bizi en güzel şekilde ağırlayan ankara yazarlarına, istanbullardan gelerek eğlencemize ortak olan istanbul tayfasına ve artık ayrılmaz ekip olduğumuz bursalı kardeşlerime binlerce kez teşekkürler. iyiki varsınız ve iyiki tanıdım hepinizi..
    2 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük