bol bulduğu zamanını kendisini anlamadan anladığını iddia edenlere laf anlatarak geçiren yazar.
şakirt değilim ama tanıdığım çok şakirt oldu. benim karşılaştıklarım arasında yamukluğunu gördüğüm olmadı. ha yok mudur? illa ki vardır. ama bana denk gelmedi öylesi. kaldı ki şakirt eğilimi nedir? duyan duymayan da terörist eğilimi var filan sanacak. hep aynı şeyi söylüyorum dünya görüşlerimiz farklı olsa da hepimizin derdi aynı. ülkenin selameti. buna hep yaptığım benzetme şu teşhis aynı tedavi yöntemleri farklı. birimiz kemoterapi diyor birimiz radyoterapi birimiz ameliyat... ama bu doktorlardan birisi çıkıp sen hastayı öldürmeye çalışıyorsun demesin sırf kendi dediğini demiyor sırf kendisi gibi düşünmüyor diye. bırakın herkes istediğini söylesin. bırakın herkes istediği gibi yaşasın diyorum ben. farklılıklar konuşuulsun orta bir yol bulunsun. dindar olan dinini istediği gibi yaşasın, ateist olan da yine istediği gibi yaşasın. ama birbirlerinin yaşamlarına ve seçimlerine saygı göstersin. başı açık olan da üniversiteye gitsin örtülü olan da...sünni camisine gitsin alevi cem evine hıristiyan kilisesine yahudi havrasına... isteyen kürtçe konuşsun isteyen lazca isteyen çerkezce... ama ortak noktada buluşulsun. amacımız tek olsun. ülkeyi bölmek için aramıza farklılıklarımızı hatırlatarak birliğimizi bozan dış mihraklara tek yumruk olup okkalısından oturtalım kıralım burnunu. cumhuriyetin getirilerinin, halkın kendi yönetimini seçmesi demek olduğunun tadını ve keyfini 70 milyon olarak hep birlikte çıkartalım. atatürk ün 6 ilkesinin istediğimizi seçip "ama bu hepsinden daha önemli. bu öncelikli" demeyip o seçtiğimizi de kıçımızla değil aklımızla yorumlayarak el birliğiyle hayata geçirelim. muhasır medeniyetler seviyesine yetişip ve hatta geçelim. teknoloji almayalım ama satalım. sanayileşmeyi tamamlayıp, işsizliği hep birlikte bitirelim, ve hatta yurt dışından işçi almak için ülkelere kontenjan verelim. 50 sene önce almanyanın bizden işçi ithal ettiği gibi işgücü alalım.
bunların hiç birisi hayal değil. yeter ki biz birbirimizle kavga etmeyi bir kenara bırakalım. birbirimizin ne dediğini merak edelim ve dinleyelim. hayal değil çünkü bunu yapan ülkeler oldu ve hala da biz bunları tartışırken yapıyorlar. ben "başörtüsü" kelimesini yazdığım süre içinde almanya opel fabrikasında 5 tane işçinin işgücü kadar emekle üretilen bir tane arabasını üreim bandından çıkardı. bize sattı. biz de 200 işçinin işgücü kadar emekle ürettiğimiz 10 ton buğdayın parasını havale ettik. 3 gün sonra gelir o araba. biz de bineriz. depo boşaldığında da doldurmak için amerika ve ingilterenin arap yarımadasında çıkarttığı petrole eşek yükü parayı veririz. akşam işten gelirken de marketten, ithal ettiğimiz yağdan yapılan margarini, ithal şampuanımızı, ithal hazır kahvemizi alırız. eve gelir yemeğimizi yer ithal parçalardan mamul bilgisayarımızın başına oturur ve tartışmaya devam ederiz.
edit: eksileyen yazara özel: hepsini okudun mu? beğenmediğin kısım neresi?