"okuyor, eleştiriyor, tartışıyor" dediği kızlar, "bizim yorumlamamıza ne gerek var, zaten içerik aynı" deyip başımızın üstünde taşıdığımız kutsal kitabı başkalarının yorumlarıyla okuyup sular seller gibi ezberlemekle meşgul. bu mu okumak, eleştirmek, tartışmak?
yağmur nereye yağarsa tarlasını oraya taşıyancılardan oluşan kocaman bir türbanlı güruhu var dışarıda. içlerinde çok azı gerçekten "sürü"ye katılmadan kendi inançları doğrultusunda ibadetini yapıyor, inancını savunuyor, yalnız kalsa da direniyor. işte en zoru onların mücadelesi. ne dışındalar çemberin ne de içinde yer alabiliyorlar. tuna kiremitçi'nin tespiti bir noktaya kadar doğru. o röportajdan hatırladığı kız gerçektir, yaşamıştır, ancak kendisi gibi kız sayısı kiramitçinin sandığı kadar çok değil. onlar nadir türler, % 47 nin altında ezilmiş güzelim insanlar.