her gün ufak bir çıtırtıda umudu deniz seviyesinin inadına göklere çıkan bir yürekti seni bekleyen. 40 yıldır ıssız bir adada kalan mahkumun gemiyi beklemesi gibiydi. ama bir farkla, o gemiyi gördüğü zaman açardı tüm kollarını ona doğru koşardı. yani benim yapamadığımı yapardı. kaçmazdı ondan, elleri terlemezdi veya gözlerini kaçırmazdı ondan ona yakalanma korkusuyla. dil kalbin aynasıdır derler ya, o söz yalan işte. benim dilim hiç bir zaman ayna olmadı sana. sana yalan söyledi hep, "iyiyim" dedi, "zaman ne hızlı akıyor" dedi. oysa ıssız adada zaman hızlı akar mı hiç? ya da hızlı aktığından mıdır 40 yıllık mahkumiyete bu sabır? işte onu bilmiyorum. ama bildiğim bir şey var:
bir adın kalmalı geriye,
bir de o kahreden gurbet...
beni affet!
Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç...