fıkra bu ya, bir zaman gelmiş ve kaplumbağalar ülkesinde su tükenmiş.
napıcaz ne edicez diye düşünmeye başlamışlar. aralarından en yaşlı ve bilge olanı
'şu dağı görüyor musunuz?? onun arka tarafında büyük bir göl var.'
demiş. ee koca dağı hepsi birden aşamazlar..arada yaşlı olanlar var. bunun
üzerine oraya gidip su getirmeleri için en genç 2 kaplumbağa seçilmiş. genç
kaplumbağalar 25 yıl sora göle ulaşmışlar. (ohaa demeyin..ancak çıkmışlar
dağı. hem nasıl olsa uzun yıllar yaşıyorlar.) ve o anda farketmişler. suyu
alıp götürmek için yanlarına kap almayı unutmuşlar. kaplumbağalardan biri:
-ee napıcaz şimdii?? birimizin gidip kap alması lazım. diğerimizde burda
bekleyelim ki kimse gelip içmesin sudan!! en iyisi sen git!
-olmazzz... ben gidicem sen ya suyu içersen. o zaman köy susuz kalır ve
hepimiz ölürüz susuzluktan!
-yok valla bak yemin ederim ağzımı sürmiycem. sen git al gel kabı bekliycem. söz veriyorum!
bunun üzerine diğer kaplumbağa yola çıkmış. orda kalanda beklemeye
başlamış. aradan 30 yıl geçmiş. 50 yıl. 60 yıl... sonunda bekleyen
kaplumbağa bu böyle olmıycak demiş... galiba gelmiycek bu. köydekiler de
öldü heralde susuzluktan... en iyisi ben biraz su içeyim de bari ben
hayatta kalayım... kaplumbağaların soyu devam etsin. tam eğmiş kafasını
göle doğru bir yudum alacakken çalıların arkasından bir ses duyulmuş...
-bak böyle yaparsan gitmem amaaa!!!