atatürk ü kurtaralım

entry13 galeri
    6.
  1. engin ardıç denen köşe yazarının karaladığı bir yazı imiş.

    ne yapmış bu engin ardıç?
    onu seven herkesin zaten vakıf olduğu, onu sevmeyenlerin ise ilgi alanına bile girmeyen konulardan biri hakkında herkesin bildiği düşüncelerini, hayta üslubu ile kaleme almış.
    zaten son zamanlarda, belli konular(köylülük, türkiye'de bir burjuva sınıfının bulunmaması, türk solunun evrensel anlamda sol olmaması, kemalistler, vs.) hakkında benzer yazılar yazmaktan başka bir şey yapmayan yazar bahsi geçen yazı ile de bu alışkanlığını bozmamış.
    bilindiği gibi* engin ardıç son zamanlarda kendini tekrarlamaya başladı. türkiye ölçeğinde söyledikleri farklı gibi görülebilir ancak evrensel anlamda yeni hiç bir şey söylemiyor. algısı ülke gündemi ile sınırlı bir adam olsa çok umursamayız ama az buçuk tanıdığımızdan tembellik etmesi can sıkıyor.
    koskoca adama "köşe yazarlığı gibi çarçur bir işi bırakıp, otur kitap yaz." diyecek değiliz. kalan hayatı boyunca sabah kahvemize eşlik etmeyi istiyorsa keyfi bilir.

    not: bakıyorumda yazının yapısını bile anlamayanlar çıkmış.
    yazar bir kurgu üzerinden ironi yapıyor. zaten mevcut durum yeterince abuk olduğu için pek zorlanmamış. yoksa "haydi canlar bir olalım atatürk'ü kurtaralım" demeye çalışmıyor.

    - ön uyarı: yazının bundan sonrası bir eleştiriden öte anlama çabasıdır. -

    neyse, bu yazıda bir grup(aslında gruplar birliği) eleştirilmiş, yazar kendince bir tespit yapmış, görüşlerini paylaşmış, vs.

    yazı okuyanlar ister katılır ister katılmaz, arzu ederse eleştirir etmezse eleştirmez. bana ne? kime ne?

    ancak ne olmuş? yine çok bilindik tarzlar, yine artık baymaya başlayan tavırlar kendini göstermiş, her kim ne söylerse, ne yaparsa yapsın benzer tepkiler veren guruh yine bizi şaşırtmamış, bu yüzden bizde aynı şeyleri söyleyip duruyoruz *.

    yorumlardan(eleştirilerden) bir kuple alalım:

    "engin ardıçtanda bu beklenir.", "bu adam kimin arabasına binse onun düdüğünü öttürür.", "cahil!", "ilahi engin ardıç sen beni güldürdün allah'da seni güldürsün.", "cem uzan'ı savunmuştu bu herif.", "ayar yemediğin adam kalmadı.", "zaten senden adam olmaz.", "yüzsüz!", "aymaz!", "vurdum duymaz!", "her zamanki gibi saçmalamışsın.", "senin demokrasiden anladığın şudur, budur.", "anca bar köşelerinde ülke kurtarırsın", "sığ birisin.", "eski köye yeni adet", vs.

    bu ayarda bir sürü laf.
    "saçmalık" yakıştırması dışında yazı ile, yazarın söyledikleri ile ilgili bir şey göremedim (gözden kaçırdıysam haber edin).
    aynı terimi bilmem kaç bininci kez tekrarlayacak değilim, inanın artık sıkıldım. (korkuyorum biri çıkıp "roma'nın köpeği ondan latince terim kullanıyor" diyecek diye.)

    burada verilen verilen bütün bilgileri doğru kabul ediyorum. evet engin ardıç ülkenin en adi, en şerefsiz gazetecisi, satılmışın önde gideni, ayrıca dönek ve daha sayamayacağım bir çok kötü özelliğe sahip. bu adam adeta şeytan'ın yer yüzündeki elçisi.
    hatta bu yazıyı yazması için amerika'dan 6 haneli rakamlar almış, bizzat jr. bush ile görüşmüş, yazıyı yazarken soros'un motive edici mesajları yardımcısı olmuş, yazıyı okuyan rte tebrik için telefon açmış.
    şimdi bu kabuller ile yazıyı baştan okuyorum ancak ne cümlelerde bir değişiklik var, ne görüşlerde, ne başında, ne sonunda.

    veya engin ardıç'ın rahibe theresa'nın türkiye versiyonu olan yüce bir varlık, yardımsever bir sevgi pıtırcığı, bob geldof türü biri olduğunu kabul edip yazıyı tekrar okuyorum. ama malesef en ufak bir değişiklik yok, katıldığım yerler, karşı çıktığım bölümler yine aynı.

    bırakalım engin ardıç'ı, yazıyı yazanın lerzan mutlu, ciguli, ismail yk veya ajdar anik olduğunu farzedip tekrar okuyalım.

    ne değişti? yazı aynı yazı.
    o zaman neden yazının yerine yazarın muhabbeti dönüyor burada?
    yazanın kişiliğinden bize ne ki yazara saldırarak yazdıklarını çürütmeye çalışıyorsunuz.

    --spoiler--
    - engin ardıç :
    atatürk................, türkye.......ancak.............. faşist...................................................... olmaz:................ öyle............ şu................... bu...................... böyle........................ şöyle,.............. avrupa;..........bize .............................. onlar!................................... cart,.........curt! ...... kemalist...............bık bık.

    - c. sinan sagiroglu :
    yav engin bırak yav! ilerle yav!

    bu engin varya bi gün hatun kaldırmak için kemancı'ya gelmişti. işte marjinalim ayağına metallica şöyşe, pink floyd gibi grup olmaz olsun, paul dianno adam değil falan diyerek atıp tutuyo. masada athena'dan gökhan var (o aralar metalci takılıyo, ünlü olunca bizi unuttu herif) engine bir ayar verdi bir ayar verdi inanırmısın engin bir daha kemancıya adımını atmadı, o derece.

    ya engin bey, işte sen bu kadarsın!
    bütün kirli çamaşırlarını bir bir önüne sereceğim.
    --spoiler--

    ee?
    güzel hikaye. peki konu ile ne alakası var? anladık engin ardıç adam değilmiş. sonra?
    ne oldu şimdi? adamın fikirleri çürümüş mü oldu? yazdıkları artık geçersiz mi?

    --spoiler--
    Dincilerin değil, birtakım ' Atatürkçü geçinenlerin ' elinden... Çünkü terör estiriyorlar. işi ya küfüre döküyorlar, ya da düpedüz yalancılığa.

    Fatih Altaylı'nın dediği gibi, bu durumda, bu ortamda hiçbir şey tartışılamıyor, tartışılamaz. Hiçbir sağlıklı sonuca varılamaz. Bu şekilde, Türkiye'nin gerçeklerini yeniden değerlendirmek, hele onlarla hesaplaşmak şöyle dursun, saldırıya uğrama ya da kalp spazmı geçirme tehlikesini göze almadan ağız bile açılamaz.

    Bu Ermeni meselesinde de böyle, Kürt meselesinde de böyle, Kıbrıs konusunda da böyle, Atatürk konusunda da böyle...

    Azıcık değişik düşünen herkese ' vatan haini ' yaftasını yapıştırıyorlar. Ardından hakaretler yağmur gibi yağmaya başlıyor: Liboş, sinsi, içi kirlenmiş, cahil, tembel, bilgisiz, dönek... Öğrenmeye, düşünmeye, yorumlamaya çalışanlara edilen bu 'basın zulümü', gidiyor ya 'Avrupa Birliği'ne satılmış' karalamasına, ya da 'AKP'yi destekliyor' haksızlığına varıyor.
    --spoiler--

    adamın bunları söylediği bir yazıyı eleştirmek için yazıda bahsedilen şeyleri bir bir yapmak nasıl bir karşı çıkış tekniğidir? yoksa burada benim kafamın basmadığı, ince bir ironi mi var? *

    kendimi zorluyorum, düşünüyorum, kafa yoruyorum ve bu tavrın ancak iki nedeni olabileceği kanısına varıyorum:

    1-) kişi düşünceleri o kadar degersiz bulur ki üstüne laf etmeye tenezzül etmez.
    (eğer böyle ise; fikirler bu kadar basit ve değersiz ise çürütülmesi de o kadar kolay olmalı. yani zahmet edilse birkaç dakikayı almaz. ayrıca rasyonel bir insan fikirlerine değer vermediği bir insanın kişisel özellikleri ile de uğraşmaz, demek ki durum buna pek uymuyor.)

    2-) söylelenler kendisine ideolojik olarak terstir, yazıyı okuduğu an küplere biner, duvarları yumruklar, küfürün bini bir paradır ancak bu fikirleri çürütecek bilgi birikikimine veya fikirsel derinliğe sahip değildir. bu yüzden konuyu başka yönlere çekerek fikire değil kişiye saldırmaya, kendince karşı koymaya çalışır.
    (eğer böyle ise; bu konularda konuşmazsınız olur biter, eminim sizin ile aynı şeyleri düşünen fakat bilgi birikimi de düşünce yapısı da sizden daha derin biri çıkacaktır. kimse her konuda bilgili olmak, her alanda bir fikre sahip olmak zorunda değil. her hıyarım var diyene tuz ile koşmak nasıl bir mantıktır ki?)

    nedeni bunlardan biri mi yoksa benim çözemediğim başka bir şey mi bilmiyorum.
    ancak böyle tartışma yürütülmez!
    gomunist lafının 2000'lerdeki versiyonu olan liboş'u kullanmakla fikirler çürümüyor.
    yamulmuyorsam lisede münazara kültürünü, tekniklerini anlatan kitaplar vardı açın bir bakın yahu.
    en azından bahsedilenleri anladığınızı belirten birşeyler söyleyin, bizde boşuna konuşmadığımızı anlayalım.

    yoksa engin ardıç babamın oğlu değil. isteyen katılsın isteyen katılmasın, isteyen eleştirsin isteyen göklere çıkarsın, çok da fifi.

    edit:
    "x'in fikirleri çürümez, çünkü fikirleri ve kendi çürük bir insandır.", "x gibi ne olduğu herkes tarafından bilinen ve kimsenin zikine bile takmadığı tutarsız bir insanın..."
    itiraf etmeliyim ki bu seviyede tahlil yapmak benim kapasitemi aşar.

    ama yukarıdaki anlama çabamın devamı olarak, nacizane şunu merak ediyorum:
    biri bir yazı yazıyor, yazıda birilerinin tartışma kültürünü bilmediği, fikirleri değil direktman kişileri hedef aldıkları, bir takım alışılmış hakaretlerin ötesine geçemedikleri anlatılıyor.
    ve bu yazıyı okuyup üstüne alınanlar yazıda bahsedilenlerin aynılarını yaparak karşı çıkmaya çalışıyor.
    sonra biri çıkıp "ya ama olmamaış ki bu. adamı eleştirmek şöyle dursun yazının sağlamasını yapmışsınız" diyor.
    ve bu görüşe karşı çıkmak için yine bahsedilen kişinin ne kadar düşük kaliteli olduğundan dem vuruluyor.

    hakkaten kavrayabilmek için soruyorum:
    yaptığınız şeye şöyle bir dışardan bakınca ne görüyorsunuz? sizce bu durum normal mi?
    (çünkü demagoji amacı gütmüyor fakat bunlar size doğal geldiği için devam ediyorsanız ortada cidden daha büyük bir sorun var.)
    daha açık olalım: neyden bahsedildiğini anlayamadığınız için mi bu kısır döngüyü kıramıyorsunuz?
    yoksa bal gibi anlıyorsunuz ama gerçekten söyleyeceğiniz başka bir şey olmadığı için mi konuyu sağa sola çekerek ad hominem bir tartışma sürdürmeye devam ediyorsunuz?
    4 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük