ağzımızdan çıkan kelimeler bizim tecrübe bilgi ve yaşanmışlıklarımızdan yola çıkarak yarattığımız kavramları ifade edecek biçimde anlam dünyamızda şekillenir dilimiz ve ses tellerimizin yardımıyla ve hava aracılığıyla titreşimler olarak muhatabımızın kulağına ulaşır. muhatabımız bu ses frekanslarını kulak ve onun iç mekanizmaları aracılığıyla alır ve sinir sistemi yoluyla bizim ifade etmek istediğimiz şeyin bulunduğu ya da onu çağrıştıran anı bilgi ve tecrübelerin olduğu bölüme ulaşır. bu bölümde gayet kişisel olan tecrübe bilgi ve deneyimler yardımıyla işlenir ve anladım denilir. işte alıcı ve verici arasındaki bu fark denilen ve denmek istenen arasındaki farkı oluşturur.