tam anlamı ile istanbul'un burnun dibinde bir sayfiye yeri. adaya adımınızı attığınızdan itibaren yeni bir dünyaya merhaba diyorsunuz. ben akdeniz çocuğuyum. ortaokul ve liseyi mersin'de okudum. yaz ve kış benim için iki ayrı birer devre, çehre, dünya idi. yaz geldiğinde yazlıklara taşınırdık. mersin'in dışında yerleşke halini almış insanların iç içe olduğu akşamları balkonlardan insan kahkaları ve sesleri yükseldiği mekânlara akardık. çok güzel yerlerdi. yaz gelse de gitsem diye özlem duyardım. yeşil bir bitki örtüsü, masmavi deniz ve değişen insan profilleri... yazlıklarda şehrin asık suratlılığından sıyılırdı insanlar. nasıl olduğunu bilmiyorum ama bir peri elindeki sihirli değneği değdirmiş gibi insanların yaşantısı, konuşması, karakteri, hal hareketi değişirdi. işte ben de ada halkında bunu gördüm. istanbul'dan bir parça değil orası, çok yakın ama aynı zamanda çok uzak istanbul'a. keyifli bir vakit geçirmek için adanın tenha olduğu zamanlar gitmenizi öneririm. yani hafta sonu değil, mümkünse hafta içi. sonbaharda da güzel olur büyükada...
büyükada ile ilgili gözüme çarpan iki şey var. birincisi koskoca adada, adanın haritasının, krokisinin gösterildiği bir tane bile tabela yok. yön gösterici levhalar, işaretler yok. bilgi verici herhangi bir tabela yok. el yordamı ile yolunu bulmaya çalışıyorsun. aya yorgiye gitmek için bisiklet kiraladım, bisikletçi amca elime bir küçük harita tutuşturdu, şurdan gideceksin burdan çıkacaksın dedi lakin yolda en ufak bir tabela dahi yok. köşe başındaki bakkal amcaya soruyorum. o da burdan doğru git, ilk sapaktan sağa dön falan diye atadan kalma geleneksel usul izahat ediyor. zevk aldım yine de ama, belediye bu konuda sınıfta kalmış.
dikkatimi çeken diğer bir şey ise ne yazık ki, insanlar istanbul'dan gelip evcil hayvanlarını buralara bırakıyorlar. sanki burası şehrin vahşiliğinden sıyrılmış korunaklı sıcak bir yuva. tam bir vicdansızlık örneği. bisiklet ile adanın arkasındaki ormanlık yoldan giderken yol kenarında küçük bir köpeğe rastladım. durdum, gel kuçu kuçu yaptım elimle. korktu benden. paytak paytak kaçmaya başladı. belli ki bu evcil bir köpek birisi tarafından salınmış. köpeğin bu haline gerçekten üzüldüm. içimden onu almak geçti ama imkan meselesi. keşke bir bahçem olsa da alsaydım yanıma. tek kelime ile vicdansızlık, yapmayın madem bakamayacağınız hayvanı alıyorsunuz, bari buraya bırakmayın, zannediyor musunuz hayatta kalacaklar, dört gözle yolunuzu bekliyor hayvancağızlar...