ne hakkın olacak,
ne, bir şeyciğin.
sen, amerikaların,
terkedilmiş oğlu,
sen ey yoksulluk kadehi:
aşağı peru'da, patagonya'da,
şehirlerde ve nikaragua'da,
korumak için toprağını,
ve ufacık evini, mısırlarıyla;
ne yargıç var sana,
ne kanun.
efendilerinin,
seni yenenlerin sultanlığı,
geldiği çağda;
yeni unutulmuştu daha,
bıçaklı,
pençe tırnaklı eski düş.
göğünü, ıssız komak için,
geldi kanun;
tapılmış toprağını,
çekip almak için geldi;
nehirlerinin suyunu,
kapışmak için;
ağaçlarının hürlüğünü,
çalmak için geldi.
yalancı tanıklar,
tuttular.
vura vura deldiler,
yüreğini:
celplerle, kağıtlarla,
soğuk fermanlar altına,
gömdüler seni.
acının sınırında,
ayıkınca bir:
odsuz ocaksız, kimsesiz,
tığ teber, şah-ı merdan;
al dediler zindan,
al dediler zincir,
vurdular kelepçeyi;
yüzüp te bir yoksul can,
kurtarmayasın diye,
boğulasın diye boğulasın,
debelene, debelene.