her sektörde görülen tekellerin bir başkasıdır. fakat medya alanı egemen sınıfın atının koştuğu bir alandır. halkların susturulması için palazlandırılmış bir alandır. medyanın gücü sayesinde kendisini temize çıkartan egemen sınıf, halkı da bilgisizlik için de kıvrandırmaktadır.
medya tekelleri sermayenin gücü ile kurulmuştur. bu güç direkt olarak basit bir propaganda aracı olarak kullanılır. egemen sınıfın halk üzerinde kendi kültürünü yaymasını medya sağlar. ortak kendi kültürünü halka zorla benimsetir. bunu da medya kartelleri aracıyla yapar. çünkü medya ve kitle iletişim araçları halkın gözünde bağımsız mercileridir. fakat bu bağımsız merciler komploculuk üzerine kurulmuşlardır. halkı komplo tuzağına iterek onların bilinçlerini ve fikirlerini bulanıklaştırırlar. toplumsal düşmanlar yaratarak asıl düşmanları gizlerler bu tekeller. ve bu tekeller gerçekleri saklayarak güneşi balçıkla sıvamayı başlarlar. kültürel emperyalizm denen olgu bu sayede başırılır. bizim gibi geri kalmış ülkeler de bu çarpık medya tekelleri sayesinde egemen sınıflar ve onun uşakları ülkeyi yönetmeyi başarırlar. çünkü son yarım yüzyıldır yarattıkları kan ve şiddet o kadar fazladırki ancak bu şekilde kendilerini "cici" göstermektedirler.
bu tekeller sayesinde zihinleri bulanıklaşan halk neye uğradığını şaşırır. kendilerini kültür bombardımanı ve çarpıklığı denizinin içinde bulanlar otomatikleşirler. kendi emeğine yabancılaşan üretici güçler birer köle haline gelir. beyinleri yıkanmış köleler haline gelen kitleler uyuşturulmuş beyinleri ile toplumsal paronoyaya yol açarlar. bunun tek amacı vardır; korku toplumu. korku toplumu ile tüketim toplumu birbirine karışır ve tüketim toplumuna karşı çıkmak bir yana, hiç bir fikir üretilemez. sadece daha fazlası istenir!
daha fazlasını isteyen bireyler haline gelen halkı bu hale getirenler ise bellidir; medya tekelleri ve onun uşakları.
