vahdet-i vucud felsefesi gibi karanlık bataklığa gırtlaklarına kadar bulaşmış, fakat medreselerindeki özellikle arapça, fıkıh, kelam, tefsir ilimleri açısından önemli ve ciddi eğitimler verilmektedir.
yanlız menhec olarak sapkınlık üzeredirler. yani keşifi hadiste ve tefsirde usul olarak kabul ederler. fakat keşif ne hadiste bir usuldur, ne de tefsirde. böylelikle muteber gördükleri bazı kaynakların bir çoğu uydurmadır.
kendi şeyhlerinin yani mahmut ustaosmanoğlu nun hala hayatta olması itibariyle kendisinin bir tefsir çalışması vardır. (allah ona tefsiri tamamlamayı nasib etmesin)tefsirin adına ruhul furkan ismini vermiştir. yani kuranın ruhu manasına gelir. sakat ve tehlikeli sularda yüzmeye hevesli bir iştahıın göstergesidir ayrıca bu isim. kuran mahluk değildir ki ruhu olsun.
bahse konu tefsrinin daha ön sözünde tefsiri yazmaktaki sebebine işaret ederek; mekke de bulunurken Allahrasulu ile görüştüğünü ve onu tefsir yazması için teşvik -yani emir- ettiğini iddia etmiştir. işte keşiften maksadımızda tam olarak budur. bizim bu durumda böyle bir iddiaya inanmaz ise kesinlikle mümkün değildir. çünkü allah nurunu kuran ve hadislerle tamamlamış ve islamın metodu hakkında net çizgiyi kaynaklar açısından göstermiştir. ben peygamberle görüştüm demek küfre dalalettir efendim.
bu yukarıda bahsettiğim durum sadece bu camia için değil tüm tasavvuf camiasını ele alıp tümünü kapsayıp içine hapsetmektedir. mahkumu olan muridlere allahtan hidayet dilerim.