kısmen katıldığım bir görüş, ve ayrıca sevgisini karşısındakine söyleyen yazarın tümcesidir. (tanımı yapma geyreti ecel terleri döktürüyor insana yahu)
önce yobazın anlamına bakalım he mi? bir düşünceye bir inanca körü körüne ve aşırı şekilde bağlı olan kimseye denir yobaz.
gericilik ve yozlukta sınır tanımayan, 1939 model düşüncelerini günümüzde de aynı şekilde uygulamaya gayret eden, demokrasiye geçtiğimizi hala idrak edemeyen, ülkeyi hala tek ve değişmez milli şef tarafından yönetiliyor zanneden, otokrasiyi dmeokrasi diye hatmetmiş ülkem yobazlarını seviyorum be.
onlar sayesindedir ki millet artık koyun gibi her söylenileni (inanmasa ve beğenmese dahi) boynunu eğip kabul etmekten vazgeçmişlerdir artık. artık isyan derecesine gelmiş ama "devletimdir boynum kıldan incedir" diyen vatansever insanımız, son yıllarda demokrasiyi tattıkça daha da çok sevmiştir ve ayrılmak istememektedir. yobazlar sayesindedir ki aydınlık, daha demokratik ve daha güzel bir türkiye nin adım adım geldiğine milletçe şahit oluyoruz.
ama anlayamadığım şey şudur ki bu otokrasi aşığı 1930-40 gericisi bu yobazlar öyle ışık evlerine ve cemaat evlerine gitmez, aksine "altı okka kültür derneği" lokallerinde toplanırlar genelde. her birisi tek tip düşündükleri için birisi konuşur diğerleri onaylar, sonra sırayla diğeri konuşur öbürleri onaylar, saatlerce aynı yarım bardak su önce sağ eldeki bardağa sonra sol eldeki bardağa aktarılır durulur. masadan kalkarken "baraj kurmuş olsaydık bu kadar su ile ülkenin bütün enerji ihtiyacını karşılardık" der kendilerini nimetten sayarlar. ancak üzüldüğüm nokta şudur ki bu yobazlar maalesef masadan kalkarken o masada oturan ve aynı şeyi söyleyen insanların aydın, zeki kültürlü olduğunu düşünürler içten içe. kapıdan dışarı çıktığında ise kendisine benzemeyen, kendisi gibi konuşmayan ve düşünmeyen insanları görünce de şöyle düşünür.
"işte bunlar yobaz, bunlar aptal, cahil. zaten belediye de fakirlere yardımda bulunmuştu. bak bak bak. sen tut, karda kışta elin fakir halkına kömür dağıt. olacak iş mi bu? yani aslında dağıtmasalardı bize oy vereceklerdi de onlar 1 torba kömür dağıttı diye onlara sattı bu cahil halk. tüüüüü"
hangi deli ben deliyim demiş ki? diyorsa zaten deli değildir. aptal kendisini akıllı herkesi aptal sanır ya. cahil bilgisi olmadığı her konuda fikir yürütür ya. bu yobazlar da işte böyle yahu. ama olsun. seviyorum dedim ya hepsini. iyinin değeri kötünün yanında belli oluyor. ışığın değeri karanlıkta anlaşılıyor. serinliğin değeri kavurucu sıcakta anlaşılıyor. işte böyle yani. demokrasinin değeri de otokrasiyi gördükçe anlaşılıyor. aydının değeri körü körüne kemikleşmiş taraftar gibi aynı partiye oy veren cahil yobazın yanında anlaşılıyor.
cumhuriyet gazetesinden başka gazete okumayan insanlar elbette ne dediğimi anlayamayacaklar. televizyon izlerken cumhuriyet gazetesi reklamı çıktığında gözleri dolan ve ayağa fırlayarak gözleri yaşlı 10. yıl marşını bağırarak söylemeye başlayan bu yobazlar için hemen bir özet altyazı geçelim biz de öyle bitirelim