mayın tarlasıdır.
hele bir kız için, sevgilinin ailesiyle tanışmak -annesiyle desek daha doğru olur- greyfurt yemek gibidir. o eşkimsi tad greyfurt bitse de peşinizi bırakmaz.
öncelikle erkek anneleri -hepsi olmasa da yüzde 90ı- biricik oğullarını kandırıp tuzağına düşüren aşifteyi şöyle bir süzerler. öpmeye tenezzül etmezler, sadece ellerini uzatıp soğuk bir "merhaba".. işte o an ilk mayın patlar ayağınızın altında. sırtınızdan kalçanıza doğru buz gibi bir ter damlasının süzüldüğünü hissedersiniz.
"merhaba, nasılsınız?"
"iyiyim. siz nasılsınız"
ve ikinci patlama... siz diyor ya! siz! bunun kadınca da anlamı "seni hiç beeğenmedim kırmızı kafa, benim minik prensimi kandırmış olabilrsin ama beni asla" dır.
"teşekkür ederim bende iyiyim" işte konuşma bitene kadar atılan en büyük yalanlarıdan biri budur.
bunu böyle sonuna kadar yazabilirdim ama inanın şimdiden ter bastı, devam edemiyorum.
her buluşma/karşılaşmada "ulan bu sefer ters bişey demese bari"ye eşlik eden "belki sevmiştir kaç sene oldu alışsa artık ya, hadi bebeğim, hadi" serzenişi..
ama bu sefer olacak sözlük.. biliyorum.. bu sefer!