"tunceli'de yanan ormanlar demek ki bizim ormanlarımız değilmiş lan" dedim kendi kendime. aldım elime tekrar tekrar baktım siyasi haritaya. ortanın sağında, anadolunun göbeğinde gördüm tunceliyi. üzüldüm.
bir aydır süren orman yangınlarının hiç bir ulusal kanal ve yayında yer almayışını düşündükçe. öyleki bu yangınlarda tahrip olan ormanlık alan miktarı ölçülemiyor. çünkü çok büyük bir alan.
bir kaç ulusal gazete sadece internet sitelerinde bir makaleyle yer vermişler bu yangınlara. hepsi bu kadar. yangın anadolunun batısında olsaydı, "sür manşet" bilirsiniz.
sivil toplum örgütleri ve doğayı ve tarihi koruma dernekleri ayaktalar. günlerdir bağırıyorlar. kimin umurunda.
12 eylülde evet mi hayır mı çıkacak işte bütün mesele bu.
valilik ağustos ayı ortalarında "orman yangınları kontrol altına alınmıştır" açıklaması yaptıktan bir hafta kadar sonra tekrar ovacıkta patlak veriyor bir yangın. yöre halkı boğulmuş. yanıyor da yanıyor ormanlar, anadolu yanıyor, ... yanıyor.
bu üç noktayı sizlere bırakıyorum.