-ben bu hikayeyi biliyorum aslında..
+nasıl biliyorsun ki kitabın yalnızca sonunu okuduğunu farkettim.
-insan kendi yazdığını unutur mu? söz uçar da yazı kalmaz mı?
hayat böyle değil mi? kitabını okurken, sıkılıp sonunu açmıyor muyuz direk. belki de kendi kaderimizi kendimiz çizdiğimizden olsa gerek.
sizi boş kasetler sizi. çevirip çevirip doldururum sizi 20 yıllık teybimde ulan!
yahu dikkat ediyorum da mini etek giyen bir kızın siyasi görüşü ne olabilir diye.. hep düşünmüşümdür acaba bu sarı saçlı, öjeli, sürekli modernlik adı altında birtakım cinsel açlıklarını bastıran kız/kadınların siyasi görüşünü... hadi diyorum dindar olsalar mini etek giymezler, vatansever olurlar falan feşmekan. fakat yok arkadaş onlar, yok yani.
kafamda 40 tilki ama kuyrukları da yok ki kıç kıça vermiş duruyorlar öylece. gerçekten çok şaşırıyorum ben de. kadını güzel yapan allah da, kötü yapan şeytan mı? iyi olursa allah'tan biliniyor da kötü olursa neden kuldan biliniyor?
beni kötü olarak düşünmeyin kardeşim. ben sizin her zaman en temiz ve saf yanınız olarak kalacağım şu dünyada.
mini etek giyen bir kızın siyasi görüşü çağdaşlığı benimseyen, sözde modernlik adı altında daha çok nasıl takılabiliriz*, gece yarıları sokaklarda nasıl sürtebiliriz gibi cümlelere cevap veren bir siyasi görüştür. bunlara prim vermeyelim, bu partilere oy da vermeyelim. gelin biz müslümanlar kenetlenelim ve bunları aramıza almayalım.
ya biz onları adam edeceğiz ya da bu ülkeden göndereceğiz. bu ülkeden gittiklerinde, işte biz o gün yeşereceğiz...
evet ben bu hikayeyi biliyorum, sadece sonunu okumadım. o kitabı önsözünden itibaren bilirim!