tanımlamaktan bıktığımız şerefsizlerdir.
neyse ki dünyada çağdaşlık dediğimiz dönem bitti. bizde de bittiğini şu referandumla gözlerinin içine soktuk.
tekrar tanımlayalım;
geçmişin dine bağlı ahlak anlayışının oluşturduğu engizisyon mahkemeleri tipi zorbalıklara karşı rönesans ile ortaya çıkmış modernizm, materyalizm, çağdaşlık, muasırlık gibi adlarla ifade edilen, dinleri zorbalıkların sebebi görerek, dini gericilik gören ve dindarlara karşı gelişen bir başka zorbalık sonucu kendine çağdaş, modern, muasır gibi isimler veren zorbalardır. 20.yüzyıl boyunca çağdaşlık büyük acılara sebep oldu. çağdaşlar diğer toplumları veya toplulukları cahil, gerici, aptal görerek onlara zorla kendi inançlarını zorbalıkla empoze etmeye çalıştı. zamanla öyle bir hale geldi ki karşı çıktıkları engizisyon mahkemelerine benzer mahkemeler kurdular. engizisyon mahkemeleri gibi çalıştılar. 21. yüzyıl ise bunun sonu oldu. bugün artık amerika çağdaş görmediği ülkeleri çağdaşlaştıracağım diyerek saldırmayı bıraktı ve geri çekiliyor. rusya ise zorla komunist yapacağım diye zorladığı halklarını serbest bıraktı. dünyanın heryerinde başkalarını beğenmeyip onları zorla değiştirmek dönemi bitti. hatta hoşgörü göstermeyi bile aşağılama görüyorlar. çağdaşların hoşgörü göstermeye bile hakkı olmadığı ve gerici, cahil gördükleri insanlarla eşit oldukları ifade edilmeye başlandı. bugün amerika'ya bakın. bir zamanlar islamı terörün kaynağı görenler islamcılara yaptıkları baskılar neticesi bu hale geldiklerini görüp 11 eylül olaylarının sıfır noktasına cami açmaya çalışıyorlar.
benim ülkem biraz geriden gider. amerika bile bununla tam olarak baş edemezken benim ülkemde ki çağdaşların diğerlerine zorbalık yapmaya hakkı olmadığını anlatmak zaman alacak. bu arada ekleyeyim nerde çağdaş varsa anasını öpeyim.
bir zamanlar komunizmi benimsemiş bir bireydim. fakat komunizmin tepeden inme devrimci yapısının çağdaş ve cahil sınıf ayrımı oluşturduğunu görüp bu tip yapıyı örnek alan bir kemalizmin ülkemde yarattığı travmadan sonra komunizmin de bir çeşit çağdaş modeli olduğunda karar kılıp bıraktım. ne komunizm ne emperyalizm. her insanı insan kabul eden her insanı eşit gören bir yapıyı savunuyorum. buna genelev modeli diyebilirsiniz. genelevde çalışan orospular da gelenin gidenin güzelliğine, çirkinliğine, kültür düzeyine, ırkına bakmadan hizmet veriyor. anlayacağınız orospu bir devlet istiyorum. vatandaşı olan herkese hizmet verecek. orospu gibi düşünen vatandaşlar da istiyorum. başkalarının ne olduğuna kafa yormayıp kendi işine bakacak. ama şimdi bunu anlayacak kapasite de insan bulmam zor olacağından yazmaya çekiniyor insan. bir sürü yere çekerler.
başka yerden örnek vereyim o zaman. mevlana gibi gel ne olursan ol yine gel diyen bir anlayış istiyorum. başkasını düşünceleri yüzünden aşağılamayan, kendini üstün görmeyen. başkalarının yaşam tarzını hoşgören değil hakkı gören bir anlayış istiyorum.
bazılarına mevlana ile orospu örneği gibi iki zıt uç örnek kullanmam garip gelebilir. bazısı orospunun ne yaptığını bilir, bazısı da mevlana'nın ne yaptığını bilir. herkes onlardan istediği birini seçip biraz örnek alsın.
gerçi mevlana güzel söylemiş; "Bir şeyi, elde edebileceğin yerde ara. inci arıyorsan denizin derinliklerinde ara, yoksa sığ kıyılarda köpükten başka bir şey bulamazsın. " ben de sözlükte böyle üst düzey bir ortam arıyarak hata ediyorum. *