pişt pişt! baksana!
anlatacaklarım çok birikti. dinle beni n' olur? ne alakası var, aldatmadım seni evdeki yapraklarla. yemin ederim ya. inan bana.
oh be... hazır mısın duymaya haberlerimi? bak söylüyorum sıkı dur: kanunen aşığım!
nasıl mı anladım?
hıımmm... cevabı uzun ve karmaşık aslında.
şimdi aklında sürekli dolanıyor. gün 48 saat olsa dedirtiyor insana. 'o' başlığında konuşmak, görmek, el ele tutuşmak, yanağını sıkmak, sarılmak, koyun koyuna uyumak, öpmek, sevmek, sevişmek gibi eylemler sıralıyor insan. gerçi uzar gider bu liste de... özetle herşey, herşey...
bazen iç çektiriyor, yüreğini sıkıştırıyor. bazen kalbinin ritmini bozuyor insanın. bazen salak salak bakarken buluyorsun kendini. bazen aynada saçını başını düzeltip, kendini incelerken. bazen dilinin ucuna kadar kelimeler koşarak geliyor, ama utanıyor insan söylemeye. bazense abuk sabuk lakaplar takıyorsun karşındakine. sevgi pıtırcıklığı, pembe dünya, güneşli günler, aptal sırıtma hali bir kaç kelimeyle... neyse, daha fazla yazmak isterdim ama gitmem lazım.