kazanan ve kaybedenlerin son derece net olduğu referandumdur.
öncesine gitmekte fayda var, zira referandum türkiye'nin yargı mekanizmasını etkileyecek bir anayasa değişikliğinden çok, tilki zekalı akpliler tarafından türkiye'nin geleceğine açılacak aydınlık kapı anahtarı, baykuş zekalı bdpliler tarafından da pkk-bdp-akp kucaklaşmasının nişanı haline gelmiştir. akp elindeki devlet kaynaklarını sonuna kadar kullanmakta hiçbir beis görmemiş, sahte açılış törenleri ile(pastane, market vs açılışları) birlikte mitinge gideceği her il için devlet araçlarını kullanmış, rerferandum harcamalarının neredeyse tamamını hazineye yıkmıştır. işte muhalefet daha seçim harcamalarından itibaren yenik başlamış, özellikle de mhp'nin miting yapmayarak gerekli önemi vermemesi ile seçimden yenik çıkmıştır. her fırsatta millet iradesinden, halkın iktidarından, müslümanlıktan dem vuranlar senin benim cebimizden çıkan paralarla harcamalarını gidermiştir.
bdp, bir siyasi parti, kanunen sakıncalı olduğu halde yaptığı boykot çığırtkanlığı ile sadece referandumda kontrol ve kanalize edeceği nüfuzu altındaki seçmen sayısını tespit etmemiş, adeta bir genel seçim yapmıştır. türkiye genelnide katılım oranı %80 olan seçimde, hitap kesimini yaptığı baskı ile %30 lar seviyesinde tutmuştur. dolayısıyla bdp referandumun asıl galibidir desek yanılmayız. bdpli olup da evet verenleri hesaba katmadan da bdp, bölgedeki %50 nin üzerinde bir oy oranını tescil ettirmiş oldu ki bunların da asli amacı buydu. nüfuzlarını teyid ettirmek!
akp, kişisel hak ve özgürlük genişletme bahanesiyle 26 madde içerisine serpiştirmiş olduğu 20 maddeyi son derece iyi kullandı. şehit ailelerine, kadınlara, engellilere pozitif ayrımcılık dedi, memurlara toplu sözleşme hakkı dedi, işçilere birden fazla sendika üyeliği dedi yandaş yargıya giden yolu açtı. hadi bu referandum gerçekten de dedikleri gibi demokrasi sıçrama referandumu, hak ve özgürlük genişletme referandumu olsun, hiçbir dünya ülkesinde kişisel hak ve özgürlük genişletme işi yanlarına serpiştirilmiş 3 yargı düzenleme maddesiyle birlikte sunulmaz. zaten chp ve mhp de başından itibaren buna karşı olmuş, maddelerden 23 tanesi için rerefanduma gerek olmadığını, meclis oylaması ile bunun geçirileceğini istemiştir fakat amaç başkadır ki bunu akp seçmeni dahi bilmektedir. ve tayyip ile şürekası bunu da çok iyi değerlendirmiş, "bunlar demokrasiye karşı" "bunlar darbeci" goygoyları ile istedikleri sonucu almıştır.
şehir merkezleri dışındaki gözdağlarını, "evet vermezseniz şöyle şöyle olur" hesap kitaplarını saymaya gerek yoktur. çünkü bu ne ilktir ne de son.
chp ve kılıçdaroğlu iyi çalışmış, bir kumpas ya da ihmalkarlığa kurban giderek kılıçdaroğlu oyunu kullanamamıştır. chp %25 olarak tahmin edilen oy oranını korumuş ya da 1-2 puanlık bir dalgalanma yaşamıştır. lakin mhp ciddi anlamda bir sorun yaşamıştır. 1980 darbesinde ülküdaşları ile birlikte işkence görmüş gayip futbolcu tayyip, darbe mağduriyetini yazılan mektuplara döktüğü gözyaşları ile açığa vurmuş, "ülküdaşlarından" istediği oylarla amacına ulaşmış, yaptığı 22 temmuz 2007 akşamı benzeri konuşmasında kendilerine teşekkür borcunu ödemiştir.
mhp, iç anadoludaki varlığını neredeyse kaybetmiştir. ve bu seçimin en büyük yenilgisini yaşamıştır. başta bahçeli olmak üzere mhp üst yönetiminin ciddi bir muhakemeye ihtiyacı vardır. ve bugün yani 13 eylül itibarı ile devlet bahçeli'nin genel başkanlığı partiye zarar vermektedir. gerekli değişilkiler yapılmaz ise mhp 2011 milletvekili seçimlerinde hezimet yaşayabilir. bunda sadece akp, bbp'ye olan taban kayması değil, üst kesimin de hepar gibi çok daha radikal bir partiye kayması söz konusu olabilir. ayrıca behçeli ve ekibinin her fırsatta erken seçim istemesi lehlerine değil alyhlerinedir. bugün mhp'nin yeniden kitleleri sürükleyebilecek bir lidere ihtiyacı vardır. bahçeli'nin akıbeti baykal gibi olmadan koltuğunu terketmesi lazım ve elzemdir.
gelelim %58'e. bu oy akp'nin yek başına zaferi değildir. sp, bbp dışında içlerinde muhafazakar ve liberal kesim oyları kemik rol oynasa da sağdan-soldan diye tabir edilen en az %10 luk bir oy da vardır burada. bdp tabanı, demokratlar, ikinci cumhuriyetçiler, sermaye sınıfı, dinciler ve daha niceleri burada birleşmişlerdir. tıpkı özal döneminde yapılan rerefandumda %49 oranında çıkan evet sonucunu kendi partisi olan anap'ın oy oranı telakki eden özal'ın hemen sonrasındaki 1987 seçimlerinde %36'ya düşmesi gibi akp de 2011 de öngörülen chp-mhp koalisyonu ile bertaraf olabilir. tabi mhp'nin toparlanıp, akpnin sendelemesiyle.
teşekkürler türkiye!
-siyasi partiler kanunu, dokunulmazlık değişmediği için,
-1980 darbesinin en büyük getirilerinden olan yök kaldırılmadığı için,
-bakanlar kurulu kararlarının yerindeliğinin danıştay onayından kaldırılacağı için,
-yargının yerine de yürütmeyi oturttuğunuz için.
bugünden itibaren "demokrasi" kelimesini duyduğumda dahi midem bulanıyor.