12 eylül 2010 referandumundan evet'in çıkmasından sonra evet oyu veren vatandaşların, bu kararla birlikte türkiyenin norveç, danimarka ve isveç demokrasi anlayışlarına eşdeğer bir anayasayla yönetilip, bundan sonrasında devleti insandan değilde, insanı devletten koruyacak bir adalet anlayışıyla yönetilip mutlu mesut ve refah içinde yaşayacakları sanrısının dile getirildiği vah halimize durumu...
kimilerine göre, prometheus ile başlayıp, spartaküsle, magna cartayla devam edip fransız devrimiyle zirve yapan masal ile gerçeğin birleşimden oluşan, halkın adaleti skalasının en son noktası.
Tapınaklarda türlü türlü atraksiyonlar yaparak nirvanaya ulaşmak için yırtınıp duran budist kardeşlerimiz, çoğu cemaatçi olan dini bütün, kul hakkı yememek için canla başla çalışan evet çi kardeşlerimizin 12 eylül günü ortaya çıkan sonucun akabinde 10 nirvana kaplanı gücünde bir haz ve huzur yaşadıklarını görseler, kendilerini kapattıkları o budist tapınaklarını muhtemelen birer birer yıkarlardı ve yine muhtemelen en büyük destekçilerinden biri olan richard gere isimli aktör amcamızı aralarından şutlayıp, bonservis parası ne olursa olsun parayı bastırıp rte yi aralarına dahil ederlerdi.
yüreğimin karadeniz kıyıları olan hırçın ve dalgalı canım sözlüğüm, ben sizi pek çok pek çok severim, ama durum aynen böyle. hayır ve evet in aslında benzer boklar olduğunu, hayırın çıkması durumundada hayırcıların benzer bir ruh hali yaşayacaklarıda malumunuzdur. ha bdp den bağımsız bir düstur ve dünya görüşüyle boykot tutumunu benimseyen ben ve benim gibi bir çok insanın aldığı haz ve huzur bir nirvana kadar olmasada, bir kadeh buz gibi sobieski, orta sınıf kalitede bir çilekli puro ve bitter çikolata triosunun eşliğinde, bob marley şarkılarının fon müziği yaptığı bir ortamda arkadaşlarla birlikte hegel ve kant üzerine kritik yapmanın verdiği haz kadar olabiliyor.
(bkz: iskandinavyalaştırdıklarımızdan mısınız diye soran rte)