"yeter, kağıtın beli geldi." dedim. gözlerimin içine baktı ve umursamaz bir şekilde işine devam etti. 52yi karıştırdıkça karıştırıyor desteyi her ikiye böldüğünde gözlerim yerinden fırlayacak gibi oluyordu.
götüne tığ batmış koala gibiydim.
"senin göbek deliğini sikerim. alt tarafı iki tur pişti dönücez ne lan bu afra tafra?" diye çıkıştım. ses çıkartmıyordu, beni duymuyormuş gibi davranıyor kağıtı karıştırmaya devam ediyordu.
bir anda rotring kalemi yanağına sapladım ve,
"piştiiii" diye bağırdım. diğer yanağına da sert bir tokat attım. kalem artık iki yanağının arasında bağlaç görevi görüyordu.
seks ritüeline hazır afrikalı kadınlar gibi korku dolu gözlerle bana bakıyordu.
"olacağı buydu." dedim, uyarmıştım. tersimi biliyordu ama ona kıyamıyordum. "gözlerini kapat" dediğim anda kapattı ve kalemi tek hamlede yanaklarından ayırdım.
bir anda bana sarıldı ve gelinciği ölmüş gibi ağlamaya başladı. ben de onun gözyaşlarını yalıyor ve,
"şşş tamam geçti tamam tamaaaam" diyerek onu rahatlatmaya çalışıyordum. bir an ağzıma ekşi bir tat geldi ve onu ittim.
"allah belanı versin kaltak, bu nasıl bi iğrençliktir." diyerek tekme tokat dövmeye başladım. ağladıkça ağlıyor, bir yandan da çığlık atıyordu.
burnundaki sümüğün baloncuk olduğunu gördüğüm anda sakinleştim ve burnunu emmeye başladım. keyiften ölüyordum ve bu beni çok tahrik ediyordu.
"g noktanı bulmamı ister misin?" diye sorduğumda sanki yeniden dünyaya gelmiş gibi oldu, arınmış gibiydi...
"sahi mi?" dedi gözlerindeki yalayamadığım yaşları silerek ve burnunu çekerek."
"sahi tabi bebeğim, gel bana, sarıl, hisset beni." dedim. sessizce üzerindekileri çıkardı ve yanıma geldi.
sırt üstü yattı ve bana,
"hazırım." dedi.
etrafa dağılan kağıtlara takıldı gözüm, yeni desteydi, gıcır gıcır, sert, jilet gibi.
maça papazını aldım elime, bir ucunu yaladıktan sonra diğer ucunu vajinasının arasına soktum.
pos makinasından kredi kartı çeker gibi maça papazını kızın vajinasında ileri geri oynatıyordum.
"acıyor." dedi sessiz ve ürkek bir sesle. cevap vermedim, devam ettim.
tekrar,
"acıyor." dediğindeyse daha hızlı yapmaya başladım. çığlıklara karıştı kanları, ağlıyordu ama zevk aldığı belliydi.
"bir hayatın fiyatı bavulun küçüklüğüyle artar." dedim. deli gibi bağırıyordu hala,
"bu mu istediğin? bu muydu? hoşuna gidiyor mu?" diye sordum. acı çığlıklar yerini yavaş yavaş inlemelere bıraktı,
"harikasın, bu nasıl birşey? sen nasıl bir insansın?" dedikçe ben maça papazını vajinasının kesilmemiş noktalarına daha sert ve seri işliyordum...
10 dakika boyunca kadınımı zevkten zevke koşturdum ve derin bir nefesle sonunun geldiğini anladım.
bana döndü ve sarıldı,
"sen benimsin..."
elimdeki maça papazına baktım ve tam ortasında duran ufak kırmızı parçayı ona göstererek,