türk milletinin erkekleri için bir şan şeref unsuru olarak görülebilen, özellikle 20 li yaşlarda tamamlanan ve ya tamamlanması uygun olan eylem.
bu soğuk tanımdan sonra askere başıkları inceleye biliriz.
yüksek öğretim görmemiş er
bu grup 20 li yaşların hemen başında askere çağrılan ve daha ziyade günümüz şartlarında liseyi bitirmiş kişilerden oluşur. garip heyecan vardır bedenlerinde. sanki silahla buluşmayı ve ya ülkeyi savunmayı onlara verilmiş özel bir emir gibi algılarlar. ülke zorda da, kendisi çağrılmaktadır sanki. böyle durumlarda vardır ancak, askere gidince şöfor olmaları, mutfağa verilmeleri vs gibi olasılıklar mevcuttur. askere gittikten sonra (birazda sürecin uzunluğundan olsa gerek) şirazeyi ilk dağıtan gruptur. mütamadiyen askerlik kavramına ve yeşil olan herşeye sövmeye başlarlar.
yüksek öğretim görmüş er
açıköğretim dahil, bi şekilde 4 yıllık eğitim almış kişidir. çok tırtta olsa bir eğitim almaları askerlik sürelerini ya kısaltmış ya da astteğmen gibi rütbeye erdirmiştir onları. bu grup bir şekilde mevcut komutanlardan çok daha zeki tipleri barındıran kısım olduğundandır ki, askerlik kavramı ile 'kavramsal olarak' çatışırlar. bende bu guruba girdiğimden midir nedir. bu çatışmada çavuşları ve ya astteğmenleri haklı bulurum. bunlar ilk gruptakiler kadar olmasada askerliğe pek sıcak bakmaz. bayrak, silah, ülke bütünlüğünü gibi kavramları askerlikten ayrı tutmayıda bilirler. zaten askerlerin ülke ile ilgili sorunu yoktur genelde. onlar yatakhaneleri, mutfağı, sabahın köründe kalkmayı, ictamaları hazmedemezler. bi de komutanlarının dünyadan bir haber olmalarını.
yüksek öğretim görmüş astteğmen
askere gitmeden hemen önce yapılan abuk bir sınavın sonucunda hangi gerekçeyle olduğunu bilmediğimiz şekilde komutan olarak askere alınırlar. ilk 3-4 ay gibi bir süre eğitimden sonrada astteğmen olup öğretmen maaşı civarında bir maaşla ödüllendirirler. bu kişiler bir anlamda komutan ile asker arasında kalmışlardır. özellikle kısa dönemlere yaptıkları anlamsız 'ben senin komutanınım' ayakları tepki görür 'lan sende kısa dönem olabilirdin, bende astek olabilirdim' şeklindeki gerçekler dile gelir, ama nafile... bunları komutanlarda sevmez. arada kalmışlığın meyvesi bu grup, ancak ve ancak karakol komutanı falansa iyidir ve onlardan kralı yoktur.
komutanlar
komutanlardan kasıt,özellikle astsubaylar ve uzman çavuşlardır. bunlar bir fiil askerin içindedir. her dönem gelen yüzlerce asker ile sinir sistemleri bozulmuş ve kendilerine yazık etmişlerdir. söylersin anlamaz, tarif edersin olmaz, istersin yapmaz niteliktedirler. bir üst komutanlarından ise tırım tırım tırsarlar. bu sebeple malesef bir süre sonra kişilik problemleri ile karşılaşırlar. askerlik görevini bıraktıktan sonra normalleşe bilen bir gruptur. hatta üstlerinde üniforma oladıkları anda bile normalleştiklerine şahit olmuşluğum vardır.
velhasıl; kişi, askere gidip geldikten sonra, bir daha askere çağırılacak olsa gitmeyeceklerine yemin eder, yeşil renge özel bir gıcıkları olur ve askerliğin genel olarak içi boş bir şey olduğunu anlarlar.** yinede özel bir deneyimdir.