şizofreninin alt tiplerinden bir tür hastalık. dsm bu konuda birkaç tanı kriteri koymuştur. bu kriterler ile beraber hocamızın derste anlattığı bir hikayeyi de buraya yazıyorum çok ilginç gelmişti bana da...
şizofreni (dsm IV)
Paranoid Tip:
*Perseküsyon ya da büyüklük hezeyanları sıklıkla görülür (kıskançlık, dinsel ve somatizasyon hezeyanları da görülebilir).
*Hezeyanlar tutarlı bir tema çevresinde toplanır.
*Halüsünasyonlar da sanrısal temanın içeriği ile uygundur.
*Kaygı, öfke, uzak durma, tartışmacı olma.
*Perseküsyon ve büyüklük hezeyanları öfke ile birleştiğinde kişi şiddete başvurabilir.
*Genellikle 20'li yaşların sonlarında 30'lu yıllarda.
*O yaşa kadar önemli bir sorunu olmamış olanlar toplumda bir yer ve kimlik edinmişlerdir.
*Diğer şizofrenik hastalara göre daha az regresyon gösterirler; duygusal ve davranışsal tepkileri daha uygundur.
*Bilişsel işlevsellik ve duygulanım görece korunmuştur.
*Nöropsikolojik ya da bilişsel testlerde çok az bozukluk gösterir ya da bozukluk göstermezler.
hikaye kısmı da çok değişik ve ilgi çekici, paranoid şizofreni olan bir hastanın ne dereceye varan delüzyon dünyasını anlamaya davet ediyorum sizi:
Bilal bey, gönülsüz biçimde ruh sağlığı merkezinden ilk randevusunu aldı. 25 yaşında, bekar ve işsizdi. Kızkardeşi onun bir psikiyatrik yardım alması gerektiği konusunda son iki yıldır uğraş vermekteydi. Kız kardeşi, Bilal betin tuhaf davranışları ve sosyal dışlanmışlığı konusunda endişe duyuyordu. Bilal bey zamanının çoğunu evde hayaller kurarak, genellikle kendi kendine konuşarak ve bazen de ipe sapa gelmeyen şeyler söyleyerek geçiriyordu. Bilal bey, zamanını düzenleme yapması ve daha fazla sorumluluk alması gerektiği fikrine katılıyordu; ancak psikolojik bir yardıma ihtiyacı olmadığını düşünüyordu. Kız kardeşini mutlu etmek için sonunda bir randevu alındı.
ilk görüşmede sessizdi ve ara ara durakladı. Gözlerini kırpıştırıtor ve başını sallıyordu; sanki düşüncelerini gözden geçirmek istiyor ya da konuya odaklanma ihtiyacı duyuyor gibiydi. Bu konuya dikkati çekildiğinde ise özür diledi ve bunun herhangi bir anlamı olmadığını söyledi. Utangaçtı ancak çok rahat değildi. Konu, Bilal beyin günlük yaşamındaki döngüye geldiğinde, eğer gün içinde hayal kurmayı bırakırsa tüm problemlerinin hallolacağını söyledi. Günlük işlerini de daha iyi organize etme isteğini de belirtti.
ilk görüşmelerde oldukça temkinliydi; daha sonraki görüşmelerde sosyal ilişkilerini tartışmaya açtı ve cinsel yönelimi konusundaki endişelerinden söz etti. Çok yakın arkadaşları olmamasına rağmen, bir kaç cinsel deneyimi olmuştu. Bunlar hem heteroseksüel hem de homeseksüel ilişkilerdi. Diğer erkeklerle birlikteliğinin anlamı konusunda oldukça endişeliydi.
Gündüz hayalleri de günlük işlevlerini engellediğinden onu endişelendiriyordu. Gündüz hayallerini tanımlamakta güçlük çekiyordu. Dalıcı ve tekrarlayıcı düşünceler aklına giriveriyorsu. Bu düşünceler basit ancak kendi değer sistemine yabancıydı. Birdenbire "allahın belası" düşüncesi aklına geliyor, bunu düzeltmek için de bir dizi ifadeleri kendi kendine tekrarlıyordu. Bu düşüncelere ve düzeltme işlemine "tereddüt" adını veriyordu. Bu kendi kendine tekrarlar neden tüm gün mırıldandığını da açıklıyordu. Göz kırpıştırmaları ve baş sallamalarının nedeninin de bu dalıcı düşünceler olduğunu söyledi.
Terapinin başlangıcından altı ay sonra, Bilal beyin eniştesi terapiste telefon etti ve onun tuhaf fikirlerine nasıl cevap vermeleri gerektiği konusunda bilgi almak istedi. Terapist de Bilal beyin güvenini sarsmamak için bunların ne olduğunu terapide soracağını söyledi. Ancak o zaman Bilal beyin yoğun delüzyon temelli inanç sistemi açığa çıktı.
Bilal bey, bir akşam tuhaf bir şeyi fark etti. insanlar ona özel bir ilgi gösteriyor ve onun arkasından konuşuyordu. Bu durum bir kaç hafta kadar sürdü; bu dönemde oldukça kaygılıydı. Sonunda bulmacanın eksik parçaları bir gece TV seyrederken- tamamlandı. Bir grup komlocunun, kendisinin homoseksüel ilişkilerini videoya kaydedip sattıkları fikri aklına giriverdi. Liseden arkadaşları e bazı akrabaları bunu yapmıştı ve müthiş paralar kazanıyorlardı. Bu paralar bir törer örgütüne gönderiliyor, onlar da silah-cephane satın alıyordu. Son aylardaki intihar bombalarının v.b. de bunun bir sonucuydu.
Bu düşünceler, hem terapiste hem de eniştesine akıl almaz / inanılmaz gelmişti. Ancak Bilal bey buna gönülden inanıyordu. Bu bombaların suçluluk duyguları yarattığını da söyledi. Böyle bir itirafta bulunmasının bedelinin de ağır olacağından korkuyordu. Bilal bey, videolardan haberdar olduğunda, komplocuların kendisini öldüreceğine inanıyordu. Böyle bir tehditten ötürü, bu durumu kimseye anlatamamıştı. Şimdi yaşamı tehlike altındaydı...