palyaçolar, sevilmeye muhtaç yaratıklardır. sevilmeye muhtaç, ilgiye aç, insanlığa hasret. bu bir eziklik, acıma duygusu değildir. palyaçolar yalnız başlarınayken de çok çirkindir. hep çirkindir palyaço. insanların bilinçaltındaki "sevgiye açlık" kısmını yerinden söküp, yüzlerine vurduğu için korkar insanlar ve çocukluğunu özleyenleri de en derinden yaralar palyaço, kırmızı burnuyla bütün zihinleri yırtar geçer. onlar sadece korkarlar. kendi gerçek yüzlerine bakmadan aynalarda, kendi vicdanlarını yargılamadan palyaçoyu kınarlar.
palyaçolar güzel yaratıklardır, korkuyu çıkartırlar, sevinci çıkartırlar, umudu, hüznü, özlemi... müshil gibi yaratıklar vesselam.
bir palyaçoya saygı duymalısınız. anneler genelde bunu yapmaz. çünkü anne, çocukluğunu özler çünkü anne sevilmeye ihtiyaç duyduğunu anlar, anlatır palyaço bağırta bağırta. ah, benim güzel annem! yakışıklı palyaçomun, tek gecelik zihinsel aşkı. palyaçolar en çok intihar ayinlerinde saygıyı hak ediyor. ona istediklerini verin. ve bir palyaçoyu asla bileklerini keserken sevmeyin. üzerinize kan sıçrar.
yalancı, düzenbaz bir orospu çocuğu sanılır palyaço. iki yüzlü, yılışık, hain. palyaço size hizmet ediyor insanlar. palyaço sizden mert, dürüst. maske ile geziyor, ağlasa da gülüyor ve bunu herkes biliyor. palyaço sizin gibi evden çıkarken takmıyor maskesini, o hep maskeli.
hülasa, kimse, hiçbir şey palyaçonun o komik, boyalı sikinde değil... siz konuşun, küfredin, tavsiye verin, öğütleyin, dışlayın... palyaço bu, çıkar sahneye rolünü keser. sıkılırsa bileklerini...
sıkmayın palyaçoyu. üzerine de basmayın, pandomim çok kızıyor sonra..