istanbul un ortasında residance ının terasında hayvan çiftliği kuran iş adamının kümeste yatan tavuk altından yumurta çıkartmasını ana haberlere konu etmekle kalmayıp, methiyeler düzerek, doğal yaşamı desteklediğinden dem vuran yalaka basınımız, toplum olarak ortak hastalığımıza tutulmuş olsa gerek.
gücü, mevkisi, parası olmayanın bu tür hareketleri cahilliğine verilirken, zenginin, güçlünün, mevki sahibinin aynı eğilimleri nedense değer olarak algılanabiliyor.
fakire tavuk besletmeyen belediyelerimiz nasıl oluyorda bu adamların istanbulun en elit semtlerinde tavuk götü avuçlamasına müsade edebiliyorlar, anlayamıyorum.
biz yapsak hödüklük olarak bakılacak hareketlere, bu adamlar yapınca otantik anlamlar ve yaklaşımlarla bakılıyor ya sinir olmamak elde değil.
ulan adamın trilyonları var. istanbulun residance terasına gelinceye kadar binlerce dönüm boş arazisi var. öküzün residance da tavuk, tavus kuşu, karaca, bilmem ne yetiştirmesine methiye düzmek yerine, neden bu boş arazilerin birinde bir doğal park kurması gerektiğini. böylelikle ülkesine ve insanlarına bir doğal yaşam ortamı kazandırması gerektiğini anlatmıyorsun. sıkıyor, yemiyor değil mi?
o hödük, onu yalamaktan başka işi olmayan sen hödük, biz bu kadar hödüğün içinde yaşamaya mecbur muyuz?