Biz büyüdük ve kirlendi mi dünya? Peki ya halihazırda büyümekte olanlar, yani çocuklar? Onlara sahip çıkmak bizim görevimiz değil mi?
Çağımızda meydana gelen savaş, doğal afetler, açlık ve sefaletten en çok çocukların etkilendiği ve savunmasız kaldığı dünyamızda, çocukların da hakları olduğunu hatırlamamız gerekiyor. Ayrıca güncel sosyal yaşantımızda, vahşete kadar varan çocuk istismar ve tacizlerine karşı ne kadar bilgili ve ne kadar ilgiliyiz?
En son 17 aylık bebeğe yapılan tecavüz haberleriyle bu konunun varlığı ve ciddiyeti gündemimize geldi. Geleceğimizin umut ışığı ve masumiyetin sembolü olan çocuklarımızın geleceği üzerine hep dikkat çekilirken, onların bu gününün nasıl olduğu konusunu gözardı mı ediyoruz acaba?
Istirmara uğrayan ve yardıma muhtaç çocuklar için gönüllü olarak kurulan eden 0216 450 54 54 numaralı Alo ihbar hattı bu konudaki en önemli destek çalışmalarından birisi. Türkiye genelinden 24 saat çağrı kabul eden 0216 450 54 54 numaralı Alo imdat&; hattının ucunda, çoğunluğu hukuk, tıp ve psikoloji öğrenimi gören 18 genç var. Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Polatın gözetiminde 3 haftalık bir eğitim aldıktan sonra göreve başlayan ekip, 3 vardiya halinde çalışıyor ve kesintisizi olarak telefonlara cevap veriyor. istismara konu olan durumlarla ilgili ihbar kabul edip, vakaları gerekli yerlere bildiriyorlar. Bir de çocuklarla ilgili projelerde kullanılacak bir veri tabanı oluşmasını sağlamak için ihbarları kayda geçiriliyor. ihtiyaç duyacakları tüm bilgiler kurulan bilgisayarlı sistemde mevcut. Proje başlamadan önce Türkiye genelinde ulaşmaları gereken tüm çocuk polisi ve sosyal hizmet kurumlarının haritası çıkarıldığı için telefonları yönlendirmekte de sıkıntı çekmiyorlar.
Alo ihbar hattı çocuklara yönelik istismarı konu edinse de şimdilik arayanların tamamı yetişkin. Gönüllü gençler, çocukların aramaya başlamasının projenin başarısının ispatlayacağı görüşünde.
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumunun (SHÇEK) 183 numaralı telefon hattı da aynı kaygının ürünü. Ancak zamanla sadece mesai saatleri içinde çağrı kabul eder hale gelmiş durumda.
Çocuk haklarının korunmasına yönelik olarak uluslararası düzeyde yürütülen çabalardan en önemlisi, Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi dir. Birleşmiş Milletler Genel Asamblesi tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilerek 2 Eylül 1990 tarihinde de yürürlüğe konulmuştur. Anlaşmaya göre devletler bu haklara saygı göstereceklerini imza koyarak kabul etmektedirler. Çocuk Hakları Söz[eşmesi halen var olan en geniş uluslararası kabul görmüş ve katılımlı sözleşmedir .
Genel olarak bu yasa uyarınca, 18 yaşına kadar her insan çocuk sayılır. Taraf devletler, sözleşmede yazılı olan hakları her çocuğa, ırk, renk, cinsiyet, dil, siyasal ayrım gözetmeksizin tanır ve taahhüt ederler. Taraf devletler, her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu kabul ederler. Çocuk, düşüncesini özgürce açıklama hakkına sahiptir. Bu hak, ülke sınırlarına bağlı olmaksızın; yazılı, sözlü, basılı, sanatsal biçimde veya çocuğun seçeceği başka bir araçla her türlü haber ve düşüncelerin araştırılması, elde edilmesi ve verilmesi özgürlüğünü içerir
191 ülkenin imzalayarak kabul ettiği ve kanunlarında düzenlemeler yaparak uygulamaya geçirdi bu sözleşme 3 ana bölüm ve 54 maddeden oluşuyor.
Uluslararası bildirgeler incelendiğinde çocuk istismarı ve ihmali olayına yer veren hukuki bağlayıcılığa sahip bir belgenin 1989 tarihine kadar varolmadığı görülmektedir.Temel iki kavramın önemi özellikle bu sözleşmeden sonra ortaya çıkmıştır:
1 -Çocuğun birey olarak var olduğu ve haklarının bulunduğu,
2- Çocuğun yararları ilkesinin temel ilke olarak değerlendirilmesi gerekliliği,
Çocuk Haklarını şu alt başlıklarda incelemek mümkündür.
1- Refah Hakları: Bu haklar bütün çocukların beslenme. tıbbi hizmet ve barınma ve eğitim gereksinimlerini Sağlar.
2 Korumacı Haklar: Çocukları yetersiz ilgiden. ev içindeki ihmal, fiziksel ya da duygusal istismardan ya da başka herhangi bir tehlikeden koruyacak haklarla ilgilidir. Korumacı hakların, çocukları yetişkinlere bağımlı kıldığın, ve özerkliklerini yok ettiği için e!eştiren kimi çocuk hakları savunucuları, korumacı hakların tanımlanması ve uygulanmasında çok hassas olmak gerektiğini ileri sürmektedirler.
3-Yetişkin Hakları: Aynı anda yetişkinlerin tek başlarına sahip oldukları haklara. çocukların da sahip olmalar, gerektiğini söylemektedir. Bu istek yaşın, ayrıcalık vermek ya da yadsımak için keyfi ve akıl dışı bir denektaşı olduğu görüşüne dayanmaktadır. Bu yetişkin haklarını genç insanlara tanımak, onların bu önemli alanlardaki özerkliklerini ve bağımsızlıklarını arttıracaktır.
4-Ana-Baba/ara karşı Haklar: Çocukların reşitlik yaşına ulaşmadan önce, ana-babaları karşısında daha fazla bağımsızlık sahibi olmaları gerektiğini ifade eder. Yetişkin hakları gibi bu hakların amacı da çocukları korumak değil. kişisel özelliklerini artırmaktır.
Türkiye, sözleşmeyi 14 Eylül 1990 tarihinde imzalamıştır. imza sürecinde de Sözleşmenin çekince sürülmesine izin verilen bazı maddelerine çekince koymuştur. Türkiye sözleşmeyi imzası sırasındaki çekince bildiriminde, sözleşmenin 17, 29 ve 30. maddelerini T.C. Anayasası ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşmasının ifade ve ruhuna uygun olarak yorumlayıp, uygulama hakkını saklı tuttuğunu ifade etmiştir. Çekince sürülen bu maddelerde, etnik azınlık” ve yerli halkdan olan çocukların konuşma dillerini, televizyon ve radyo gibi kitle iletişimi araçları ile okullarda kullanmaları öngörülmüştür. (5,1)
Bundan sonraki dönemde de Türkiye sözleşmenin hükümleri ışığında iç hukuk normlarını gözden geçirerek, sözleşmeyle çelişen hükümleri saptayarak gerekli değişiklikleri yapmak durumunda ve yükümlülüğündedir. Turk ceza kanununda da bu yönde gerekli düzenlemeler yapılmıştır.