masal içinde masal bu.. ve bu sefer her zamankinden farklı olarak geçmişten gelmeyen. yani ne develer tellal iken ne de ben annenin beşiğini sallar iken. yıllar sonrasından..
çok güzel, tatlı bir ev varmış en güzel şehrin en güzel yerinde. içi dışı mutlulukla kaplı, küçük ama alabildiğine sevgi dolu bir ev. iki kişi yaşarmış bu evde, sen ve ben..
çikolata duvarlar arasında, geceden ve yıldızlardan oluşan tavanın altında, çiçeklerden oluşmuş yumuşacık mis kokulu yataklarında uzanmış uyumaya çalışıyorlarmış sen ve ben. ama uyku alemine yollanamıyorlarmış bir türlü.. sen, "bana bir masal anlatır mısın ben?" demiş. ve ben anlatmaya başlamış kalbinden geldiğince. acemiymiş ben biraz babasından hiç masal dinlemediği için.. ama masal gözlerine bakarken sen'in her şey masal gibi geliyormuş zaten ben'e.
dedim ya, kalbinden geldiğince, anlatmaya başlamış yıllar öncesine ait bir masalı. yine onlarınki kadar sevgi dolu bir masal. uzun yıllar süren..
eski ben ve eski sen'in masalıymış bu, şimdi ben'in sen'in uyuması için ona sımsıkı sarılıp anlattığı masal.. sen'in yüzünde masum bir tebessüm bırakan masal.. huzurla uyutan.. ve ben'e masal gibi bir hayat yaşatan sen..