ilk defa gözlerinizin gördüğü için tanrıya küfrettiğiniz andır.
hani bilirsiniz; ayrıldığınız zaman sevdiğiniz kız artık sizle değildir.
bilirsiniz; o artık başkasını sevebilir. kafesinin kapağı artık açıktır. istediği zaman uçabilir.
bilirsiniz ki; gönünü çalabilecek ortada yüzlerce hırsız onu beklemektedir.
bilirsiniz; o da başkalarının gönlünü illaki çalıcaktır. onun için hayat devam etmektedir.
bilirsiniz; sizden ayrıldıktan sonra sizi, sizin kadar düşünmeyecektir.
bilirsiniz ki; daha önce sizin tuttuğunuz o elleri başkası illaki tutacaktır, öptüğünüz dudakları başkaları öpecektir, o güzel bedenini başkası sarmalayacaktır ve en acısı sevdiğiniz kalbi artık başkaları sevecektir.
bilirsiniz ama kendinize bile itiraf edemezsiniz. ta ki onu başkasıyla görene kadar. gerçekler hiç bir zaman gözünüze bu kadar acıtarak canınızı sokulmayacaktır. işte o an hayatın devam ettiğini, sizin ise hala ayrıldığınız günde kaldığınızı anlarsınız. yaralarınız hiç kanamadığı kadar o an kanar. bırakın kanasın zaten. bırakın içindeki zehir aksın gitsin artık.
keşke dersiniz içinizden. sessiz bir şekilde haykırarak. "keşke!" keşke bu kadar gerçekleri görmek can yakmasa. ama malesef hayatın karanlık yüzünü gösteren, sizin de görmeniz gereken bir durumdur bu. ne kadar "şerefsizce" de gözükse hayat işte bu kadar acımasız.