hayatta ne isteiğinizi bilmediğiniz, bilemediğiniz anlar olmuştur elbet olacaktırda. keza bu serseri yazarda şu an bu durumdadır.
keza ne diye oturdum ve bunu yazmaya başladım inanın bilmiyorum. sadece uzakta durmak istediğimi biliyorum bi süre. anadan, babadan, abladan, arkadaştan, sevgilididen. kimse bana bişey sormasın istiyorum artık, en azından bir süreliğine belki sabah kalktığımda nerdesin ulan! diye haykırıcam en kötü ihtimal bir hafta sonra ama haykıracam o sırada kim nerede olur, ne cevap verir, dönüp arkasına bakar mı bilemiyorum. eğer verirse kuvvetle muhtemel annemdir. keza kendisi haykırmasamda etrafımdadır. her dakika, her saniye yanımda bi yerlerde artık çip taktığını düşünüyorum.*
konuşmanın başında dediğim gibi neden yazmaya başladığımı ortalara geldiğimde de bilmiyorum. belkide kendi kendime bir nev'i af çıkarması bu, bir dilek. her şeyin güzel olması için yapılan, temenni edilen bir konuşma. hayatın somutlarını bir hayli kendine yedirmiş birinin yapacağı cinsten. gün geçtikce materyalist olan bir adamın bak ben aslında öyle değilim lan valla duygusal bi adamım soyut kelimelerim var demesi gibi bişi. ya da ne bok yemek istediğini bilmeyen bir adamın sadece zırvaları... soyut derken insanın kendine özel kelimeleri olduğuna inanmışımdır. en ablak adamın bile bu hayata dair felsefik bir kaç düşünceye sahip olması. dışarda salak olan ama kendi içinde bir dahi adamlar vardır. veya dışarda dahi içerde bir salak. daha fecisi içerde dışarda dahi adamlar vardır zaten hep kıskandım onları. herkes sever onları. sanırım ben dışarda salak içerde dahiyim. bu yüzden kendime çekici geliyorum. *
kıskanmak derken bu arkadışınız salak - dahi karışımı dışında kıskanmak gibi muhteşem bir özelliği var kafayı yedirtir cinsten. bunların yanında bonus olarak inat ve bencillik cabası. zaten akrep burcu olan birinde olması gereken şeyler bunlar da neyse.. evet bu muhteşem üçlü adeta benim zaaflarım ve hayatımda ne kadar yanlış yaptıysam hepsinden bunlar sorumlu. inanın ben bişey yapmıyorum. o demin dediğim içimdeki adamında bi sucu yok! allah verdi bunları bana. e allah'tan geldi ne diyeyim diyip geçiştirmekte istemiyorum ama geçiştiriyorum. işte burada benim diğer özelliğim geçiştirmek çıkıyor ortaya ama daha fazla bu konuyu uzatıp kendimden nefret etmeme ve yatmama saatler kala yatağımda ölü bulunmak istemiyorum.
ne diyordum ben? he ne dediğimi bilmiyodum evet yazının sonlarına geldim ve hala ne dediğimi bilmiyorum. dahası ne yapmak istediğimi. bu kadar kendimi iğrenç anlattıktan sonra kalkıp kimsede yardım elide uzatmaz heralde. normal karşılıyorum saygı duyuyorum, ruhum ruhlarınız önünde diz çöküyor.
bu salağın içindeki dahi der ki; kimler kırdıysam farkına varmadan veya farkına vararak özür diler, gecenin 3'ünde yatağa girer. biraz daha düzelmem için sadece biraz daha zamana ihtiyacım var, bu süreçte soru sormayın, gelmeyin üstüme.