halk bunu istiyor

entry20 galeri
    18.
  1. Günümüzde medyada duyup duyabileceğiniz en bağnazca cümle ama halk bunu istiyor. Değişime ve gelişime karşı; muhatabını ötekileştiren; sürüleşme ve basitleşme yanlısı bir cümle bu. Bu cümlenin alt metnini okuyabiliyor muyuz? Kimlerin bu cümleyi bir savunma şekli olarak sürekli önümüze sunduğunu fark edebiliyor muyuz?
    Yozlaşıyoruz, AMA HALK BUNU iSTiYOR.
    Cahilleşiyoruz, AMA HALK BUNU iSTiYOR
    Tembelleşiyoruz, AMA HALK BUNU iSTiYOR
    Duyarsızlaşıyoruz, AMA HALK BUNU iSTiYOR
    Kültürümüzü yitiriyoruz, AMA HALK BUNU iSTiYOR
    Kabalaşıyoruz, AMA HALK BUNU iSTiYOR
    Köleleşiyoruz, AMA HALK BUNU iSTiYOR

    AMA HALK BUNU iSTiYOR. Hayatta iyi şeyler yapmak isteyen; toplumların gelişmesini, iyiye, güzele yolculuğunu devam ettirmesini isteyen ve bunun için uğraşan münevver insanların, toplumun içinde bulunduğu durumu gözler önüne serdiklerinde aldıkları lanetli cevaptır.

    "Sen kimsin lan, halk bunu istiyor işte. Yoksa sen içinde yaşadığın halkı küçümsüyor musun? insanlar yaşamak istedikleri gibi yaşıyor, tercihlerini yapıyor, herkes özgür sen nasıl buna karışırsın?..."

    Burada Halk ve istemek kelimelerinin nasıl kaypakça kullanıldığını kısaca açıklamaya çalışacağım.
    Öncelikle halk dediğimiz kavramı her şartlandırıcı kişi ve kişiler kendi menfaatlerine göre ortaya atmaktadır. işaret edilen halk kavramlarının tümünün en belirgin özelliği sağ duyuya sahip olan değil daha anlık reaksiyonlar veren bir halk kıvamında olmasıdır. Demem o ki, şuan biz yani halk adına alınan kararlar bizim en ilkel tepkilerimiz mazeret gösterilerek ortaya çıkıyor. Halk kızar, halk umursamaz, halk sevinir, ancak halk düşünmez. Neden mi düşünmez? Düşünmek anlık bir olay değildir, düşünüp karar almak popülist bir olay değildir. Oysa popülizm halktan basit veriler almak ister. Bu basitliğe de basitlikle karşılık verir. işin burada önemli olan kısmı bu basitliği kimin hangi çıkarına göre kullanacağıdır.
    Halk kaypak bir kavramdır. Çünkü halkın tamamının yansıtılabilme imkanı yoktur ve birilerine göre çoğunluk sayılan kısım halk olarak lanse edilmektedir.
    Yani halk bir insan olsa, karşısına da biri geçip küçük bir aynayı ona tutsa ve dese ki "işte sen busun." Yalan mı söylemiştir? Hayır. Asıl mesele aynayı neremize tutup bu sensin dedikleridir? işte Medya denilen ayna bize uzun zamandır, sadece kaba etimizi biz olarak gösteriyor. Neden kaba et? Çünkü kabadır, rahatını ister, yaya yaya oturur, kendi pisliğiyle barışıktır. Bundan dolayı biraz da küstahtır! Biz hep beraber kaba et olduğumuza artık inandık. Zaten önemli olan inandırılmaktı! Baş yok, göz yok, kulak yok, kalp yok sadece kıç var!
    Şimdi de istemek kavramının kaypaklığına bir bakalım. Halk tek tipleştirildi. Basit olmaya, basit davranmaya mahkum edildi. "Amaaan boşver yahu"lar evimizin kapısına asıldı ki kafamızı ağrıtacak şeyler içeri girmesin. Bundan sonra yapılacak şey halkın bilinçaltına şartlandırıcıların kendi menfaatlerine uygun verileri atmalarıdır. Bu atılan verilerin özelliği "siz rahat edin biz sizin içinde düşünürüz". "Her şey sizin mutluluğunuz için" diyen veriler olmalarıdır. Böylece halk artık istenmesi istenenleri istemeye başlar! Önümüze farklı tercihler sunmalarına gerek de yok. Burada da halkı lanetleyen başka bir cümle karşımıza çıkar, ama herkes bunu seviyor(istiyor, alıyor, yapıyor). Bu seferde halkın içerisinde nereden çıktıkları belli olmayan bir herkes peyda olur. Bu herkes hepimize bir şeyleri dayatır durur. Bi Dakka ya! Bu herkes kim? Diye bir soran var mı? Herkes gibi istemezsen halktan tepki görebileceğin, yalnızlaşabileceğin psikolojik baskısı üzerinde oluşmaya başlar. Bundan sonra başkasının senin için seçtiği bir herkese dönüşmek zorunda kalırsın. (Sözlerimi anarşistçe algılamayın. Zira anarşizmin bu yazılanlara karşı panzehir olabilecek hiçbir niteliği yoktur.)
    Basının, özellikle de küresel basının etkisiyle bize sunulan küresel bir herkes olgusunun esareti altındayız. Umursamıyoruz ama çok şey yitiriyoruz farkında değiliz.
    Normal bireylere "herkes" kavramıyla, münevver insanlara ise “halkın tercihi” anlayışıyla ket vuruluyor. Sonuç olarak insanlığa yine insanlığın heva ve hevesleri ile insanaşağısılık reva görülüyor.
    Bunu kendimize neden yapıyoruz? Nereye gidiyoruz? Bundan sonrası sadece öngörü durumunda. Ve bir göbeğini kaşıyan adam formunda bir şeyler yazmanın burada bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Uzatmanın anlamı yok, zira halk kısa cümleler istiyor.
    0 ...