artik gitme demeyeceğim, zaten iyice hazırsın bu sefer. her şeyi yanında götür anılarımızı, umutlarımızı, sevgimi de al belki lazım olur.
tek kelime etmesem diyorum ama etmeliyim, sana bilmediğin bir şeyden bahsetmeliyim. kendimden.
evet onca zaman tanıdığını sandığın benden!
hırçın yanımı gördün daha çok, oysa öyle uysal biriydim ki. neydi beni zaman zaman hoyrat yapan, sanırım düşünmedim. birini ayrı tutsam da renklerin hepsini sevdim. mevsimleri de, aslında çok şey var sevdiğim, kavgalar ve savaşlar dışında; bir de ne olursa olsun vedalaşma anları. isterdim ki; uyumlu halimi yaşa daima ama bana hep vurgun saatlerimde geldin yada sen vurdun.
uzaklara bakardım uysal çocukluğumda, içimde dolmayan derin boşluğunda, denizden gelecek bir gemi bekledim durdum sonra yıldızlara baktım yıllarca ve sen sandığım bir yıldıza. kadınlar, erkekler, çocuklar, şehirler tanıdım, çoğunu da sevdim, aşklarımda oldu, hemde uğrunda ölebileceğim aşklar.ama en çok seni sevdim ve şimdi gidiyorsun.
evet git!
sanırım kahrolmayacağım bu veda sahnesinde, senin içindeki umut öldü mü? bu gidiş, bu gidiş ölümden beter olamaz...
hangisi doğru bilmiyorum, seni; uğurlayıp öylece kalmak mı? yoksa benim uyumamı bekleyip gitmen mi? benim de sensiz sabaha uyanmam mı? bence şimdi git! hayır gitme! yani git de, önce üstümü ört, ben uzanayım şöyle, ışığı kapat ve git. hayır hayır gitme! yani git de, ışığı yak da git, ben karanlıktan korkuyorum da, hem sensizlik, hem karanlık, bu kadarı fazla... üstümü de örtme, bu şefkat de fazla. ışıkların hepsi açık olsun, içim burkuluyor, sen nasıl gidersen git.
dur! son sözümü iyi dinle, bir kez daha söylüyorum ve son kez; seni seviyorum. sen giderken ben içimden haykıracağım, kusursuz bir aşktı bu diye, kusursuz bir aşktı benim sana içimde büyüttüğüm. ama sen ne yaşadın onu hiç bilmiyorum.