en az 3000 bin kişinin elinde soruların olduğu söyleniyor.
öyle bir ülke düşünün ki.
12 senelik zorunlu eğitim görüyorsunuz. sonra sizi alıyorlar 4 senede bir periyodik olarak değişen (şu anda iki aşamalı) bir sınav sistemine sokuyorlar. toplamda maksimum 4-5 saat sınav oluyorsunuz. bu süre içindeki başarınız ile değerlendiriliyorsunuz. lisans eğitimi sizi bekliyor (artık neresi olursa)
4 sene (bazılarında 5, tıp için 6 veya 7) okuyorsunuz. ailenizden uzakta veya ailenizin yanı başında. bazıları birbirinden zorlu dersleri geçiyor bazıları kolay dersleri. lisans eğitimini tamamlıyorsunuz. devlet size sen artık "...." bu mesleğin bir üyesisin diyor. elinizde diploma. ama ne hikmetse aynı devlet size "ama iş yok" diyebiliyor. sonra eğer çalışmak istiyorsan kpss sınavına gir deniyor. 1 senede ona çalışıyorsunuz. tıpkı lisans eğitiminde girdiğiniz sınavda olduğu gibi dersanelere gidiyorsunuz. 4 senelik lisans eğitiminin ardından tekrar dersane sıralarında buluyorsunuz kendinizi. ama bakıyorsunuz etrafınızda sizin gibi pek çok insan var zaten. çalışıyorsunuz çabalıyorsunuz.
sınav günü geliyor. giriyorsunuz. sınav güzel geçmiş. diyorsunuz artık atandım bir mesleğim var, 2 sene çalışırım askerliğimi yaparım, sonrada nişanlımla evlenirim. sonuçlar bir açıklanıyor "aaa oda ne" sorular çalınmış.
siz 12 sene zorunlu, minimum 4 sene lisans eğitimi ile toplamda 16 sene eğitiliyorsunuz. eğitimlerinizi başarıyla tamamlıyorsunuz. peki ne için ?
günün birinde bir örgütün gelip "insanca yaşamanız için para kazanma" hakkınızı elinde alması için mi tüm bu eğitim hayatı ?
